Katliamı yapanlar değil, ananlar yargı önüne çıktı!

Duruşma nedeniyle Muğla'ya gelen KESK Genel Başkanı Lami Özgen duruşma öncesi yaptığı açıklamada, Muğla'daki arkadaşlarının işlemedikleri suçtan dolayı mahkemeye çıktıklarını belirterek, “İnsanca yaşama taleplerimiz sonuç bulana kadar mücadele edeceğiz.'' dedi.

Muğla'da 11 Ekim'de Ankara katliamını protesto ederek barış sloganları atan gruba Muğla Polisi tarafından müdahale edilmişti. Gözaltına alınarak daha sonra serbest bırakılan 25 kişi, dün kanuna muhalefet ve kamu görevlisine hakaret gerekçeleriyle ilk duruşmalarına çıktılar.Duruşma 15 Haziran Çarşamba gününe ertelendi.

Duruşma öncesi adliye önünde toplanan grup pankartlar açarak yaşanan gelişmeleri protesto etti. 

Duruşma öncesi basın mensupları ile bir araya gelen KESK Genel Başkanı Lami Özgen, 10 Ekim katliamının ezilen tüm emekçilerin bir arada barış isteklerini körüklediğini söyleyerek, “Barış, emek ve demokrasiden korkanlar 10 Ekim'de bizleri katlettiler. 12-13 Ekim'de grev kararı alarak katliamı kınadık. 

Bir katliamı kınamak suç olabilir mi? Muğla'daki arkadaşlarımız için bugün buradayız. İşlemedikleri suçlardan dolayı mahkemeye çıkıyorlar. Asıl suçlular dava açanlar. Kamu çalışanlarının sendikal mücadelesini başlatan bizler, KESK olarak emeğin mücadelesine kararlılıkla devam edeceğiz.'' dedi.

"CANI YANANLARI DEĞİL CAN YAKANLARI YARGILAYIN"

KESK Muğla Şubeler Platformu Dönem Sözcüsü Fatma Yarış, 10 Ekim Ankara mitingi öncesi Ankara Garı önünde yapılan bombalı saldırıyı ertesi gün Muğla Sınırsızlık Meydanında protesto etmek isteyen gruptan yapılan gözaltılarla başlatılan dava sürecinin ilk duruşmasının 6 Nisan Çarşamba ğünü (bugün) Muğla Adliyesi’nde başlayacağına dikkat çekilerek, “Yüreği barıştan yana atan, bir arada kardeşçe yaşamı savunan, yaşanan katliamlara, asker, polis, sivil halk ölümlerine artık yeter diyen herkesi yanımızda görmek bizleri onurlandıracaktır.

Bu onurlu davamızın takibi için 6 Nisan Çarşamba günü saat 14’te Muğla Adliyesi önünde olacağımızı kamuoyuna saygı ile duyururuz'' denildi.

“Canı yananları değil can yakanları yargılayın!'' başlıklı açıklamada, özetle şu görüşler dile getirildi.

“10 Ekim’de Ankara’da, 11 Ekim Muğla’da bir kez daha kahrolduk'' Can yakanların hesap vermesi, gerçeğin ortaya çıkması bir nebze olsun acımızı dindirir diye illerimizde basın açıklamaları, yürüyüşler yaparak protesto etmek istedik yaşananları. 10 Ekim Ankara Mitingine 5 otobüs kaldırılmıştı ilimizden. Güle güle uğurladığımız arkadaşlarımız, gözü yaşlı, bir yanı yarım dönmüştü geriye. Ne mitinge katılan arkadaşlarımız için, ne de barış talebinden vazgeçmeyenler için hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktı. Unutturmamak, bu çirkin saldırıyı gerçekleştirenlerin hesap vermesi için mücadele etmemiz, yitirdiğimiz canlara borcumuzdu.

İşte bu yüzden 11 Ekim günü yaşamını yitiren arkadaşlarımızı anmak, Ankara Katliamını kınamak için yüzlerce insan bir araya geldik Sınırsızlık Meydanında. Muğla’da KESK olarak içinde yer aldığımız hiçbir eylemde ne bir taşkınlık ne de etrafa zarar verme gibi bir olayın yaşanmadığını en iyi Emniyet güçleri bilir. Hal böyleyken, barışçıl bir eylem için yürüyüş yapmamıza anlayış gösterilmeyerek, gerginliğin tırmandırılması için düğmeye bastılar. 10 Ekim’de Ankara’da, 11 Ekim Muğla’da bir kez daha kahrolduk.

Emniyet güçleriyle diyalog çabalarımız da sonuç vermedi maalesef. Doğru düzgün “dağılın'' uyarısı yapılmadan orantısız bir şekilde polis müdahalesi ile karşı karşıya kaldık. Müdahalenin ardından kısa bir sürede kitle dağılmış olmasına rağmen Lunaparka, oynayan onlarca çocuğun bulunduğu alana dahi gaz fişeği ve tazyikli su sıkılması, ara  sokaklara rastgele gaz fişeği atılması, kişiler hedef alınarak plastik mermi kullanılması ise bizi son derece üzmüştür. Emniyetin; yaşanan bu olaylara tepki veren kişileri “Bunu da alın, bunu da'' şeklinde gözaltı yapması, Muğla Öğretmenevi’nin içine girerek eyleme destek verenleri, öğrencileri darp ederek yaka paça gözaltına alması, faşizan bir anlayışla karşı karşıya olduğumuzu bize bir kez daha göstermiştir.

11 Ekim’de KESK’e bağlı sendika yönetici ve üyesi 5 kişi ile birlikte toplam 25 kişi gözaltına alınmıştır. Müdahale sırasında yaralanan arkadaşları için Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Eğitim ve Araştırma Hastanesi Acil Servisinde bulunan öğrenci arkadaşlar ise gayri insani bir tutumla gözaltına alınmıştır. 2-3 kişi de, eylemden bir süre sonra ifadeye çağrılarak gözaltı yapılmıştır. Gözaltına alınan arkadaşlarımız Emniyette ifadeleri alındıktan sonra serbest bırakıldılar. Ancak 2911 sayılı kanuna muhalefet (Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu), kamu görevlisine hakaret ve zarar vermek gibi gerekçeler gösterilerek 25 arkadaşımız hakkında adli süreç başlatılmış olup, 6 Nisan 2016 Çarşamba günü saat 14’te ilk duruşmaları görülecektir.

Buradan Muğla kamuoyuna ve vicdanına sesleniyoruz; Bizim acımızı paylaşmaktan, sorumluların açığa çıkarılmasından başka gayemiz yoktu. Biz mücadelemizi kamu düzenini bozmak, kamu görevlisine zarar vermek üzerine değil, kim olursa olsun suçluların açığa çıkarılması, eşit, özgür, laik, demokratik, adaletli bir yaşam talebi üzerine kurduk. Sosyal Hukuk Devletinin gereği olarak, CAN GÜVENLİĞİNİN korunmasının bu ülkede yaşayan herkesin en temel hakkı olduğunu düşünüyoruz. Yüreği BARIŞTAN yana atan, bir arada kardeşçe yaşamı savunan, yaşanan katliamlara, asker, polis, sivil halk ölümlerine artık yeter diyen herkesi yanımızda görmek bizleri onurlandıracaktır. Bu onurlu davamızın takibi için 6 Nisan Çarşamba günü saat 14’te Muğla Adliyesi önünde olacağımızı Kamuoyuna saygı ile duyururuz.