Kötü başladık

Ali Kaya Soysal
D grubunun açılış maçında Paris Parc de Princes de Hırvatistan ile karşılaştık ve son 5 dakikası dışında mahkum oynayarak 1-0 yenildik. Skor rahatlıkla daha da farklı olabilirdi. Maçın rakamları ve ortaya konan futbol  bunu söylüyor. İlk yarıda Hırvatistan'ın 20'ye yakın gol girişimi, 2 pozisyonu, 1 golü var. Sağ kanattan Srna'nın sağ bacağı ağrımıştır orta yapmaktan, solda ise Strinic ve Perisic bindirmelerinden gelen ortalara iyi direnç gösterdik diyebilirim. Nereye kadar, 41'de kornerden gelen ortayı Selçuk yanlış bölgeye uzaklaştırınca Real Madrid'in yıldızı Modric 25 metreden biraz da tesadüfi bir vuruşla ağlarımıza gönderinceye kadar.  Kalecimiz Volkan topu son anda önünde gördü kalabalıktan.

İlk 45'de rakibin bu rakamlarına karşın takımımız 29'da Gökhan'ın güzel ortasına Ozan'ın kafasından Subasic''de kalan pozisyonla yanıt verebildi ancak. İki stopperimizin gayretli oyununun, biraz da Hakan Çalhanoğlu'nun dışında başta çok ümit bağladığımız Arda olmak üzere hekes silikti. Bu oyun anlayışıyla, sahanın her yerinde böylesine basan Hırvatlar karşısında başka türlü olması da beklenemezdi..

İkinci yarıya Oğuzhan-Volkan Şen değişikliğiyle başlayan millilerde taktiksel değişiklik yoktu. Aynı anlayış, yani topu kazanmak için rakibin hatasını beklemek, sürekli yana ve geriye pas yapmak, hücuma yavaş çıkmak devam etti. Doğal olarak da rakibinden sürekli atak yedi. 51'de Srna'nın direkte patlayan frikiki, 54'de aynı futbolcunun auta giden tehlikeli şutu, 66 da arka direkte topa dokunamayan Brozovic'in pozisyonu, 72'de Perisic'in direkten dönen kafası ve 79'da Brozovic'in Volkan'da eriyen kafa şutu maçı adeta tek kaleye çevirdi, bu bölümde fark açılmadıysa şükretmeliyiz.

Bunlara karşılık biz neler yaptık; Terim 65'de Arda'yı oyundan çıkartarak Burak'ı oyuna aldı ve çift santrafora döndü. Doğru bir hamleydi, çünkü mutlak gole gereksinim vardı. Ancak 5 dakika sonra bu sefer Cenk'i çıkartıp Emre Mor'u alarak tekrar tek forvete döndü, demek ki sadece beş dakikalık bir taktik değişiklikmiş, enteresan. Bu arada 71'de maçın ilk ceza alanı dışı şutunu H. Çalhanoğlu ile bulduk, o da auta gitti. Maçın son bölümünde Rakitic ve Mandzukic gibi hücum yıldızlarını oyundan alıp yerlerine stopperler alan Ante Cacic, belli ki skoru garantiye almak istedi ve bu manzara psikolojik nedenlerle de 85'den sonra baskı kurmamıza yol açtı. Doldur boşaltlarla gelen bu baskı pozisyon doğuramadı. Hırvatların profesyonelce vakit öldürmeleri de eklenince maç 1-0 sona erdi. Hemen belirteyim, Emre Mor bu takımın 11'inde oynar, kimin yerine, hiç farketmez...

Şimdi hamasi söylemleri bırakıp şapkamızı önümüze koyup, normalde farklı bitmesi gereken maçın kısır skorunun ardına sığınmadan gerçekleri görelim. Hırvatistan ile aynı siklette değiliz. Karşımızda Barcelona, R.Madrid, İnter, Juventus, Napoli, Shaktar gibi futbol devlerinin formalarını giyen bir ekip var, bizde ise takımında oynayamayan bir tek Arda. Bu fark bile ayaklarımızın yere basması için yeterli olmalı..Son saniyelerdeki karambolde Hakan Balta topu içeri yuvarlasa ne diyecektik ulusça, "biz bitti demeden bitmez" mi?

Haydi canım sende!!