Sami Selçuk: Başkanlığı savunanlar bile doğduklarına pişman olacak

Sami Selçuk: Başkanlığı savunanlar bile doğduklarına pişman olacak

Sami Selçuk: Başkanlığı savunanlar bile doğd... Yargıtay Onursal Başkanı Prof. Dr. Sami Selçuk, 1789 tarihli Fransız İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirisi'nde "... Erkler ayrılığının bulunmadığı toplum(lar)da anayasa yoktur" ifadesinin yer aldığı 16. maddesini hatırlatarak...

Yargıtay Onursal Başkanı Prof. Dr. Sami Selçuk, 1789 tarihli Fransız İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirisi'nde "... Erkler ayrılığının bulunmadığı toplum(lar)da anayasa yoktur" ifadesinin yer aldığı 16. maddesini hatırlatarak Genel Kurul'da görüşülen anayasa değişikliği teklifini eleştirdi. Prof. Selçuk, "Hem başkanlık sistemini getirmek iddiasıyla yola çıkacaksınız, hem de erkler birliğini dayatacaksınız. Bu bir güldürüdür. Böyle bir sistemde demokratik bilince sahip bir başkan bile diktatör olmak, baskı, daha doğrusu tümelci bir rejimle toplumu yönetmek zorundadır. Kısaca taslak, zorunlu tümelciliği kurallaştırmaya yeltenen, bu yüzden savunanları da köleleştirip doğduklarına pişman edecek bir metindir" diye yazdı.

Yargıtay Onursal Başkanı Prof. Selçuk: İktidarı Erdoğan'a teslim etme taslağı, 1982 Anayasası'ndan daha tehlikeli!

Sami Selçuk'un Cumhuriyet gazetesinin bugünkü (10 Ocak 2017) nüshasında yayımlanan ''Anayasal devlet'ten 'anayasalı devlet'e' başlıklı yazısı şöyle:

Başkanlık sistemleri katı mı katı bir erkler ayrılığına dayanır. Parlamenter sistemler ise daha esnek bir erkler ayrılığını öngörür. Bu belirlemeler yüzünden 228 yıl önce yayımlanan 16 Ağustos 1789 tarihli Fransız İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirisi’nin herkesçe bilinip özümsenmiş ünlü 16. maddesinde "... Erkler ayrılığının bulunmadığı toplum(lar)da anayasa yoktur" denmiştir.

Bu küresel ilkeye göre, söz konusu anayasa taslağı yasalaşırsa artık ülkemizde ortada bir anayasa kalmayacak, Türkiye anayasaya dayanan bir “anayasal devlet'' olmaktan çıkacak, sadece anayasa adını taşıyan aldatmaca metne sahip bir “anayasalı devlet'' olup çıkacaktır. Bu duruş, kendini aldatmadır, temaruzdur (simulation), hayalettir (simulacre).

HERKES KÖLE

Hem başkanlık sistemini getirmek iddiasıyla yola çıkacaksınız, hem de erkler birliğini dayatacaksınız. Bu bir güldürüdür. Böyle bir sistemde demokratik bilince sahip bir başkan bile diktatör olmak, baskı, daha doğrusu tümelci (totaliter) bir rejimle toplumu yönetmek zorundadır. Montesquieu’nun teşhisiyle o ülkede tek bir insan özgürdür, öbürleri ise köledir.

Kısaca taslak, zorunlu tümelciliği kurallaştırmaya yeltenen, bu yüzden savunanları da köleleştirip doğduklarına pişman edecek bir metindir. Bu belirmeden sonra olanları gözlemliyorum ve kahroluyorum.

HUKUKÇULAR SUSMASIN

Çünkü isterdim ki, yüze yakın hukuk fakültesi bulunan ülkemizde hukukçular susmasınlar. Sağduyulu ve ağırbaşlı bilim insanlarımız, siyasal ve ideolojik dalaşlara girmeksizin, bu metne nesnel ve yansız bir mantıkla ve de yüksek sesle karşı çıksınlar; “en doğru yol gösterici'' olan soğukkanlı bilimin, salt bilimin ışığıyla yönetenleri ve yönetilenleri, Mevlana’nın deyişiyle “Ne olacak? Söyle gitsin!'' diyerek aydınlatsınlar.

Ancak görüyorum ki, birkaçı dışında bilim insanlarının neredeyse tamamı, yine Mevlana’nın deyişiyle “Söyleyince ne olacak? Sus bitsin!'' demeyi yeğliyor ve bu yanlış metnin kotarılmasına bir bakıma katkıda bulunuyorlar.

İsterdim ki aydınlar, toplantı üstüne toplantı yapsınlar, sürekli konuşsunlar, iktidarı ve toplumu uyarsınlar. İsterdim ki, özellikle iktidar milletvekilleri, gidişin iyi olmadığını dile getirsinler. Özellikle hukukçu olanlar, hukukun saygınlığını koruyup gözeterek tasarlanarak (taammüden) işlenmekte olan yanlışı yöneticilere duyursunlar. Böyle bir metne oy vermenin insan şerefi üzerine titreyen hukuka aykırı olacağını, fakültelerde öğrendikleriyle bağdaşmadığını, hocalarını kabirde bile rahatsız edeceğini haykırsınlar. Ama bırakın haykırmayı, gördüğüm kadarıyla rahatsız bile değiller. “Düşen bir çığda hiçbir kar tanesi olup bitenden kendisini sorumlu tutmaz'' der Oscar Wilde. Ama adı üstünde milletin vekilleri, milletin haklarını korumak için oradadırlar; olan bitenden sorumludurlar.

HALK İLGİLENMİYOR

İsterdim ki, halkımız getirilmek istenen düzene karşı çıksın, Anayasa Mahkemesi’nin kararına uymayacağını söyleyen Başbakan De Gasperi’yi özür dilemeye zorlayan İtalyan halkı gibi, hükümeti taslağı geri çekmeye zorlasın. Ama ortada bir kıpırtı bile yok. Sadece devletin tasarlayarak insan öldürmesi demek olan çağ gerisi ölüm cezasını isteyen bir kamuoyu var. İtiraf edelim ki, hukuk bilinciyle donanmış bir hukuk toplumu olmanın çok uzağındayız. Daha çok yemek içmekle uğraşan bir halk var. Demokrasi, laiklik, hak ve özgürlükler, erkler ayrılığı, yargı bağımsızlığı gibi demokratik erdemleri kaygı edinmiş bir kamuoyu ülkemizde henüz yok. Bu büyük açık, Batı toplumlarında yaşananların tersidir. Hayıflanarak kabul edelim ki, yazılı bir anayasası bile olmayan bir İngiliz toplumu değildir henüz halkımız.

İşte iktidarlar çoğu zaman ülkemizde bundan yararlanmış, bu durumu sürgit kötüye kullanmışlardır.

Bugünlerde ise durum daha da üzücü. Halk çoğunluğu “Anayasa Taslağı''yla ilgili değil. İlgilenenlerse bir kölelik düzenini getirdiğinin ayrımında değil. Üstelik can derdine düşmüş toplum, OHAL ile yönetilmekte.

MİLLETİN VEKİLLERİ NE YAPIYOR?

İsterdim ki, hükümet edenler, böyle bir metni bu koşullarda TBMM’ye sunmasınlar. Görevine başlarken yumuşak biçemi ve akılcı sözleriyle Başbakan beni çok umutlandırmıştı. Ama şimdi görüyorum ki, yanaşık düzende yerlerini almış yandaş hukukçuların dışında kimseye danışılmamakta. Dahası yadırganası sorumluluk anlayışları sergilenmekte ve “monşerler'' küçümsenerek izlenen bir dış politikanın “baştan yanlış'' olduğundan söz edilerek bütün sorumluluk eski bir bakana, başbakana yüklenmek istenmektedir. Bilim, olguları deneyerek, gözlemleyerek “kavram'' üretir. “Stratejik derinlik'', “değerli yalnızlık'' gibi zihinsel kurgularla ve metafizik kavramlarla olgular değiştirilemez, ayaklar yere basmadığından gerçekçi bir dış politika yapılamaz, ülke yönetilemez. Nitekim öyle olmuş ve sonuç da çok acılar getirmiştir. Bunu görmeyip izlenen politikaya uzun süre ses çıkarmayanların, dahası destek olanların bu yanlışa katlanacakları, sorumluluğun gereğini yapacakları yerde, kendilerinin hiç günahları yokmuşçasına, birini karalamaları etik açıdan insanı düş kırıklığına sürüklemektedir.

SÖZÜM SANADIR

Ozan Banco Banov’un “Tavşanın Üçüncü Kulağı'' adlı şiirindeki kulağı kestikten sonra sayan kaplan gibi mantık çarpıtmalarıyla, safsatalarla, totolojilerle ortak suç ve sorumluluktan sıyrılmaya çabalayan bir hükümetten bu taslak konusunda bir şeyler beklemek, artık anlamsızdır. Çünkü düştür.

Şimdi sözlerimi herkese yöneltiyorum. Ülkemin her bireyi elini vicdanına koyarak, bütün ideolojik, dinsel önyargıları dışlayarak, paranteze alarak lütfen şu soruyu yanıtlasın: Bu koşullarda böyle bir metni halkoyuna sunmak doğru mu? Size yapılmasını istemediğiniz şeyi başkalarına yapmak doğru mu? Ayıbı gizleyerek birine mal satmanın cezalandırıldığı bir hukuk düzeninde bilmeyenleri kandırarak sonuç almak dürüstlüğe sığar mı? Gelecek kuşakları, çocuklarımızı, torunlarımızı bir kölelik düzenine teslim edebilir miyiz?

Aydınlanma yüzyılı düşünürlerinin en büyüğü olan Kant’ın diliyle pratik aklın, ahlaka yaslanan aklın kategorik buyruğu bu sorulara “hayır'' demektedir.

Son sözlerimi bugünkü Cumhurbaşkanı’na söylemek isterim: 2007’ye değin muhalefetin de katkısıyla hukuk alanında iyi işler başardınız. Dilleri bozuk da olsa temelde iyi yasalar çıkardınız. Türkiye’yi AB’ye hızla yaklaştırdınız. Ancak daha sonraları yandaşlarınız sizi sürekli yanlışlara sürüklediler. Şimdi ise son vuruşu yapmaya hazırlanıyor; sizi “zorunlu diktatör'' yapmak istiyorlar. Buna lütfen izin vermeyin. Kendisine padişahlık, halifelik önerilen Gazi Mustafa Kemal Atatürk gibi bunları elinizin tersiyle geri çevirin. Çevirin ki, bu ölümlü dünyada tarih sizi bu erdemli duruşunuzla ansın.

NEDEN YAZDIM?

Her insanımıza da şunları iletmek isterim. Benim kendini düşünmek gibi bencil duygulara ve art düşüncelere kapılmak için yaşam sürem azaldı. Bilim yaparken de, hukuksal kararlar verirken de aynı bilinçle davranmaya çabaladım. Bu çabalarıma karşın yanıldığım elbette oldu.

Bu nedenle okuduğunuz bu yazıyı sadece bilim adına kaleme aldım. Hiçbir inancın, hiçbir ideolojinin etkisiyle değil. Bu bir. Milletin vekillerinden ve halkımdan umudumu kesmediğim için kaleme aldım. Bu iki. Ve nihayet çok eleştirdiğim, meşru olmadığını yüksek sesle haykırdığım 1982 Anayasası’nı kotaranlardan özür dilemek zorunda kalmamak için kaleme aldım. Bu da üç.

">

"Sami Selçuk: Başkanlığı savunanlar bile doğduklarına pişman olacak" haberi, 10 Ocak 2017 tarihinde yazılmıştır. 10 Ocak 2017 tarihinde de güncellenmiştir. ABC Kritik kategorisi altında bulunan Sami Selçuk: Başkanlığı savunanlar bile doğduklarına pişman olacak haberi 2017 yılına aittir. Bu haberin yanı sıra sayfamızda birçok güncel bilgi ve son dakika haberler yer almaktadır. Sami Selçuk: Başkanlığı savunanlar bile doğduklarına pişman olacak 2024 konusundaki bu haber içeriği objektif bakış açısının yansımasıdır. ABC Kritik konusunda 16 Nisan 2024 tarihlidir, bugüne ait güncel gelişmelerden haberdar olmak için bizi Twitter ve Facebook sayfalarımızdan takip edin.

Hubbard Editör

YORUM YAZ

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
SON HABERLER
  1. 23:22 Emeklilere kötü haber geldi! Çalışan emeklinin maaşından ek kesinti yapılacak
  2. 23:22 Ürdün ve Almanya'dan Ortak Açıklama: İsrail-İran Gerilimi Ele Alındı
  3. 23:17 İngiltere Başbakanı Rishi Sunak, İsrail Başbakanı Netanyahu ile Gerginlikleri Görüştü
  4. 23:16 AB'den İran'a İsrail'e saldırısı nedeniyle yeni yaptırımlar olacak
  5. 23:12 Miçotakis'in Açıklamalarıyla Yunanistan'ın Deniz Parkı Planları Türkiye'den Tepki Aldı
  6. 23:10 Seçim Yenilgisi Yumuşattı: Erdoğan'dan Özgür Özel'e "Kapımız Açık"
  7. 23:02 Süper Lig’den 9 kulüp'ten o haber! Hepsi PFDK’ya sevk edildi!
  8. 22:58 Nesrin Cavadzade yeni aşka yürüdü!
  9. 22:52 Yeni Bulgular: Zihinsel Yaşlanma Süreci 30'lu Yaşlarda Başlıyor!
  10. 22:47 Powell ve Macklem: ABD ve Kanada Ekonomileri Değerlendirildi
  11. 22:42 Ukrayna Parlamentosu Askerlik Şartlarını Sıkılaştıran Yeni Yasayı Kabul Etti
  12. 22:24 Birleşmiş Milletler, Gazze için 2,8 milyar dolarlık yardım çağrısında bulunacak
  13. 22:10 Erdal Beşikçioğlu ilk nikahını kıydı!
  14. 21:56 Özgür Özel, Kobani davası için heyet görevlendirdi!
  15. 21:52 İsrail çocuk parkına saldırdı: 10 kişi yaşamını kaybetti
  16. 21:41 Galatasaray'dan Türk futbol tarihine geçen o transfer!
  17. 21:39 Türkiye ve ABD, Gazze İçin İnsani Yardım ve Güvenlik Konularını Görüştü
  18. 21:35 Selen Görgüzel kendisine yorum yapan takipçisine o cevabı verdi!
  19. 21:34 Doruk Erolçevik, Türk Eskrim Tarihinde Bir İlk: Dünya Şampiyonu!
  20. 21:14 Avrupa'da Doğal Gaz Fiyatları, Jeopolitik Gerilimlerle Yükselişte: TTF'de %7,5 Artış
ABC Kritik Haberleri