Tamara Pur'un ilk kitabı: Kura Irmağı'nın Kıyısında
Tamara Pur'un ilk kitabı: Kura Irmağı'nın Kı... Cüneyt AyralBabaanne ile torununun bir türlü derinleşemeyen sohbetlerinden, son 80 yılın İstanbul’u ve belki de son 50 yılın Nişantaşı semti hakkında ipuçlarını yakalayabileceğiniz bir uzun anlatı Tamara Pur’un ilk kitabı.Kendi...
Cüneyt Ayral
Babaanne ile torununun bir türlü derinleşemeyen sohbetlerinden, son 80 yılın İstanbul’u ve belki de son 50 yılın Nişantaşı semti hakkında ipuçlarını yakalayabileceğiniz bir uzun anlatı Tamara Pur’un ilk kitabı.
Kendi babaannesine verilmemiş bir sözü, “söz verilmiş'' kabul ederek, kadının özlemini çekerek yaşamış olduğu Kura Irmağı ile ölümünden sonra buluşmasını sağlayan Tamara Pur, bir yandan kendi yaşamış olduklarının altını çizerken, bir yandan da babaannesinin anlattıklarını kaleme alarak bize özellikle İstanbul’da, “Nişantaşı'' mahallesinde yaşamış ve hatta yaşamakta olan Musevilerin yaşamlarından ve duygularından ip uçları veriyor.
İstanbul’un çok kültürlü yapısının nasıl bir yıkıma doğru gittiğinin özgün belgesi olarak yarına kalacak olan bu kitabı önemsiyorum, ancak Tamara’nın bu kadar kısa anlatmış olmasının nedenini de merak ediyorum doğrusu.
Yazar anlaşılan, babaannesini Kura Irmağı’na götürmek ve yıllarca çekmiş olduğu gizli acısını ölümünden sonra dindirmek için telâşlanmış ve üzerinde durması gereken pek çok olayı kısa geçmiş.
Oysa karşılıklı söyleşi ile süren bir otobiyografi/biyografi tadındaki kitap, anlatılacak daha pek çok şeyin olduğunu, ama anlatılmadığını belli ediyor. İster istemez insanın aklına “otosansür'' gelmiyor değil. Öylesine zor ve sıkıcı bir dönemden geçiyoruz ki, insan kimin neyi neden yaptığına bir türlü gerçekçi karar veremiyor doğrusu.
Gürcistan’dan, Sovyet Devrimi sonrasında Türkiye’ye gelen Musevilerin öyküsünü, bir nişanlanma ile geçiştiren yazar, babannesinin daha sonra ülkesi ile ilişkisini nasıl sürdürmüş olduğunu bize anlatmayarak merakta bırakıyor.
Nişantaşı’nda belli bir yaş gurubunun (bugün 60 lı yaşlarında olan bizlerin de) kullanmakta olduğu gündelik dille kaleme alınmış olan kitapta, gündelik yaşamdan öylesine “gerçek'' anlatımlar var ki, bunların hepsi yarın “bugünün tarihini'' yazacak olanlara iyi bir belge oluşturacak.
Tamara Pur’u yaklaşık 35 yıldır tanırım. Özellikle şiire ve yazma işine olan merakını da yakından bildiğim bir arkadaşımızdır. Kitabı çıkar çıkmaz heyecanlandığımı ve hemen bana göndermesini rica ettiğimi de saklamayayım.
106 sayfalık kitabı bitirdiğimde “ama olmaz ki Tamara!'' demekten kendimi alamadım. Çünkü dedesinin, babaannesini ısrarla henüz kurulmamış olan İsrail’e götürmesinin nedenlerini anlatmalıydı, terörün kol gezdiği İstanbul’da, kızına hamileyken evlerine gelen adamın bir hırsız değil, kaçan bir devrimci olduğunun altını çizmeliydi. Ağustos Depreminin ardından yaşadıklarını, İstanbul’un telâşını ayrıntıları ile anlatmalıydı, 6-7 Eylül olaylarını ise o kadar kısacık geçmemeliydi.
Tamara Pur, babaannesi bayan Tamara’nın vicdan azabını Kura Irmağı’nın Kıyısında giderdi, o zaman şimdi ondan belki de bir uzun otobiyografi mi bekliyoruz?
Kitap, Destek Yayınlarından çıktı.
"Tamara Pur'un ilk kitabı: Kura Irmağı'nın Kıyısında" haberi, 29 Nisan 2016 tarihinde yazılmıştır. 29 Nisan 2016 tarihinde de güncellenmiştir. ABC Kitap kategorisi altında bulunan Tamara Pur'un ilk kitabı: Kura Irmağı'nın Kıyısında haberi 2016 yılına aittir. Bu haberin yanı sıra sayfamızda birçok güncel bilgi ve son dakika haberler yer almaktadır. Tamara Pur'un ilk kitabı: Kura Irmağı'nın Kıyısında 2024 konusundaki bu haber içeriği objektif bakış açısının yansımasıdır. ABC Kitap konusunda 20 Nisan 2024 tarihlidir, bugüne ait güncel gelişmelerden haberdar olmak için bizi Twitter ve Facebook sayfalarımızdan takip edin.
YORUM YAZ
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.