Türkeş'ten Irak'a Başika yanıtı

BAŞBAKAN Yardımcısı Tuğrul Türkeş, Başika Kampı'nın uluslararası antlaşma ve bölgedeki yöneticilerle anlaşıldıktan sonra kurulduğunu hatırlatarak, Türkiye'nin, kendi sınırının, altının da güvenliğini sağlama zorunluluğu olduğunu söyledi. Türkeş, "Resmi ağızların, resmi açıklamalarının dışında bu konularda spekülasyonlar yapılması da, bilmeyenlerin boş konuşması da doğru değil" dedi.

Başbakan Yardımcısı Tuğrul Türkeş, bazı temaslarda bulunmak üzere öğleden sonra Adana'dan karayoluyla Gaziantep'e geldi. Türkeş, temasları kapsamında ilk olarak Gaziantep Valiliği'ni ziyaret etti. Vali Ali Yerlikaya ve protokol üyeleri tarafından karşılanan Türkeş, Valilik Şeref Defteri'ni imzalayıp kente ilişkin bilgi aldı.

Tuğrul Türkeş, Irak'ın Musul kentine harekat düzenleneceği yönünde spekülasyon ve yorumlar yapılmasının doğru olmadığını belirtti. Türkiye'nin, kendi sınırlarının altının da güvenliğini sağlama zorunluluğu ve mecburiyetinin olduğunu ifade eden Türkeş, şöyle konuştu: "Bir sabah Türkiye'deki iktidar ya da devlet adamları uyanıp, 'Biz Başika'ya mı gitsek?' diye akıllarına bir fikir gelip de oraya gitmiş değil. Bir kere son zamanlardaki bu uluslararası medyada, arenada bu çok yanlış sunuluyor. Irak'ta da kendini bilen bilmeyen, aklına geleni gelmeyeni söylüyor. Orada bir ihtiyaç vardı. Bunun bir kere çok iyi anlaşılması lazım. Hele de bu bölgedeki insanlarımızın çok daha iyi değerlendireceğini düşünüyorum. Düşününüz ki Türkiye'nin bin 358 kilometresinin altında ciddi bir devlet yapılanması yok, ciddi bir muhatabınız yok. Sınırınızı koruyamıyorsunuz, geçişleri tek taraflı kontrol edebiliyorsunuz vesaire. Irak'ta Başika Kampı'nda yapılan; oradaki gerek merkezi hükümetin, gerek bölgesel unsurların nizami bir eğitim görmesi ve böylelikle sınırın bu tarafına yüklenmiş olan güvenlik probleminin az da olsa sınırın altına da tatbik edilmiş bir çalışmadır. İşte şimdi kendini bilmezler çıkıyor, sanki Türkiye kendi kendine gitmiş gibi uluslararası antlaşması olmadan, o bölgedeki yöneticilerle anlaşılmadan öyle bir kampın orada tesis edilmesi mümkün değildi. Bugün de o sınır güvenliğini sağlayacak ciddi bir yapılanma oluşana kadar Türkiye'nin sınırın altının da güvenliğini sağlamakla ilgili zorunluluğu var, mecburiyeti var. Yoksa bu ülkedeki insanları nasıl koruyacaksınız? Bu ülkedeki insanların can ve mal güvenliğini nasıl koruyacaksınız? Musul'un orayı işgal eden unsurlardan kurtulması ayrı bir mesele. Şimdi bu ikisi de bölgesel olarak yakın olduğu için birbirine karıştırılıyor. Resmi ağızların, resmi açıklamalarının dışında bu konularda spekülasyonlar yapılması da, bilmeyenlerin boş konuşması da doğru değil."