ABC Kritik | Çağlar Ezikoğlu | Doğu Bey''in Yeni Dostları

Doğu Perinçek’in yıllar boyunca siyasi düzlemde geçirmiş olduğu değişim veya dönüşüm kamuoyunda sürekli tartışılan bir konu olarak varlığını sürdürmüştür. Bu konuda çok fazla yazmamış veya böylesi bir konu üzerinde fazla durmamıştım bugüne kadar. Silivri’den çıkarken ‘tarikatların kökünü temizleyeceğiz’ diye haykırıp bu amacına ulaşmak için AKP iktidarına yanaşmayı ve bu yanaşma sürecini ‘AKP bizim çizgimize geldi’ diye lanse etmeyi bile sürdürdüğü siyaset açısından kısmen anlaşılırdı, hiçbir şekilde böylesi bir siyasi anlayışa katılmıyor olsam da. Dolayısıyla özellikle liberal ve Fethullahçı çetenin koro şeklinde ağızlarına Doğu Perinçek’i sakız etme girişimine bir gün bile katılmamıştım.

Fakat son bir hafta içerisinde Doğu Bey’in yaptığı iki hamle artık onun siyasi çizgisinin belli bir amaca ulaşmaktan ziyade tam anlamıyla Amerikancı-Fethullahçı bir çizgiye dönüşüp Atatürk düşmanları ile dostluğa evrildiğini gösteriyor. Kurduğu Aydınlık gazetesinin birçok yazarı geçtiğimiz hafta Çatladıkapı ülkesinin çadır mahkemesi tarafından tahliye edilen Amerikan Pastör Brunson’a dair kaleme aldığı yazılarda AKP iktidarını kıyasıya eleştirmişti. Bu eleştirilere katılmak bir yana, bu eleştirilere karşı AKP iktidarını koruma pozisyonuna geçen Doğu Bey, verilen kararın doğruluğunu şu şekilde savunmuş ve; “Brunson kararını Amerika'nın baskıları sonucu alınmış bir karar olarak yansıtmak çok yanlıştır. Burada Türk yargısı hiçbir baskıya boyun eğmemiştir. Yargının verdiği karar gerçeğe ve hukuka uygundur" ifadelerini kullanmıştı.

Daha 3 ay öncesinde; “Rahip Brunson olayı tamamen bu çerçevede ele alınmalıdır. Dikkat edilirse bugün, Amerika Türkiye'yi açıkça tehdit ediyor. Bu açıdan Bruson’un başına taç da giydirseniz, serbest de bıraksanız, ABD'ye teslim de etseniz bu süreç böyle şiddetlenerek devam edecek” diyen adam 3 ay sonrasında neden çark edip birden Amerikancı çizgiye varmıştır?

Bu sorunun yanıtını hala verememiş olan Doğu Bey, bugün kendi siyasi kariyerinin amiyane tabirle en rezil duruşunu sergiledi. Bugün Atatürk’e hakareti baş şiarı haline getirmiş Ak-İt gazetesi ile alakalı şöyle bir haber yayınlandı;

“Yeni Akit yazarı Mehmet Koçak, Atatürk'e hakaretleriyle bilinen tarihçi Mustafa Armağan ve Vatan Partisi lideri Doğu Perinçek buluştu. "Son zamanlarda buluşup görüştüğüm o kişilerden biri Doğu Perinçek’tir. Doğrusu ben, onunla buluşmadan, tartışmadan ve onu ondan dinlemeden önce çok farklı bir Perinçek tanıyormuşum" diyen Akit yazarı Koçak, Perinçek'in "Ben inançlar üzerinden siyaset yapılmasını ve o yüce değerlerin istismarına ısrarla karşıyım. Ancak, merakınızı gidermek için ifade edeyim ki ben ateist değil Müslümanım. Bayram namazlarını kaçırmam, Cuma namazlarına vakit nispetinde gitmeye çalışıyorum” dediğini aktardı.”

Bahse konu buluşma Vatan Partisi binasında gerçekleşmiş. Lafı çok uzatmayacağım, Doğu Bey belli ki kendisine Mustafa Armağan gibi tescilli bir Atatürk düşmanı Fethullahçı’yı dost edinmiş olabilir. Peki ya o siyasi partiye üye olan hangi şerefli onurlu yurttaş, parti binasında bu tescilli Fethullahçı Atatürk düşmanının ağırlanmasını içine sindirebiliyor? Mayıs 2017’de bahse konu tescilli Fethullahçı’yı bu platformda şöyle ifşa etmiştim: (Aşağıdaki yazı; Çağlar Ezikoğlu’nun 9 Mayıs 2017 tarihli yazısından alıntılanmıştır; https://www.abcgazetesi.com/abc-forum/fethullahcilar-kavurmaci-icin-ataturke-saldiriyor-52839h/haber-52839 )

Öncelikle kimdir bu Mustafa Armağan denilen müptezel Fethullahçı? Tarihçiliğinin kerameti kendinden menkul olan bu ismin esas bilinilirliğini sağlayan husus Fethullah Gülen Cemaati’nin yayın organı olan Zaman Gazetesi’nde 1995 yılında köşe yazarlığına başlaması ile gerçekleşti. Mustafa Armağan adındaki bu zat Mustafa Kemal Atatürk düşmanlığını Cemaat medyasında uzun yıllar sürdürmüş ve bu yönde nice yazılar yayınlar ve sosyal medyadan mesajlar yayınlamıştı. Bu kayıtları incelemek isteyenler internet arşivlerinden kolaylıkla Armağan’ın nefret söylemlerine ulaşabilirler. Armağan’ın Atatürk üzerine olan nefreti özellikle AKP iktidarı döneminde kendisine kol kanat gerilmesini de sağlamıştı. Ama burada ilginç olan bir husus var; bugün Zaman gazetesinin bütün yazarları içeride iken ve AKP iktidarı için FETÖ soruşturmalarının miladı 17-25 Aralık 2013 tarihi iken, Mustafa Armağan denen şahıs Ekim 2015’e kadar Zaman Gazetesi’nde yazılarına devam etmiştir.

Ne kadar ilginç değil mi, Zaman Gazetesi AKP iktidarına savaş açmasından ve neredeyse bu savaşın başlamasından 2 yıl geçmesine rağmen Mustafa Armağan adlı Fethullahçı Zaman Gazetesi’nde yazmaya devam etmiş. Peki neler yazmış bu tescilli Fethullahçı?

17-25 Aralık tarihinden kısa bir süre evveline gidelim, dershane krizinin baş gösterdiği günlere. 18 Ekim 2013 tarihinde Twitter hesabından dershaneleri övücü mesajlar atan Armağan bu krizle alakalı demiş ki; ‘Dersaneler Tevhid-i Tedrisat Kanununa göre kapatılacakmış. MEB buna cevap versin, yoksa Tevhid-i Tedrisat’ı kaldırma kampanyası açalım’.

Dershane konusundaki tutumu çok net bu Fethullahçı’nın. Peki ya 17-25 Aralık sonrası. Tarih 15 Ocak 2014. Zaman gazetesi 15 Ocak 2014'te "Aydınlar ve siyasetçiler Başbakan'ı aklıselime davet etti" başlıklı bir haber yayımladı. Haber'deki "aydın"lardan biri olan Mustafa Armağan, Erdoğan'ın Cemaat'e yönelik çıkışlarına tepki göstererek şunları söyledi.

"Zaman zaman dışarıdan yardım da alan bir cinayet şebekesi ve eli kanlı örgüt olarak on yıllarca Sünni İslam âlemine darbe üstüne darbe indirmiş bulunan Haşhaşilerin yaptıklarını Hizmet Hareketi mensuplarına yakıştırmak anakronizme düşmek bir yana, hakkaniyetle bağdaşmamaktadır.”

Tescilli Fethullahçının macerası burada da bitmiyor. Armağan 14 Aralık 2014 tarihinde bu sefer hem Facebook hem de Twitter hesabından Zaman Gazetesi’ne yönelik yapılan baskını ve gazetenin Genel Yayın Yönetmeni Ekrem Dumanlı’nın gözaltına alınmasını sert bir şekilde eleştiriyor ve kınıyor.

Bahse konu yazımda malum Fethullahçı Atatürk düşmanını açık bir şekilde ifşa etmiştim. Doğu Bey ise bugün bu şahısla dostluk görüntüleri vererek siyasi kariyerinin en düşük halini gösterdi. Peki ya o partinin üyeleri veya o gazetenin yazarları, siz de bu rezilliğe sessiz mi kalacaksınız?