Mehmet Tanlı
Mehmet Tanlı - Almanyadaki İslam tartışmaları ne ifade ediyor?

Almanyadaki İslam tartışmaları ne ifade ediyor?

Almanyada on gün önce yeni hükümet kuruldu, bakanlıklar dağıtıldı.

Hükümet daha icraata başlamadan hükümetin küçük ortağı Başbakan Merkelin kardeş partisi CSU( Hristiyan Sosyal Birliği)nun genel başkanı olan yeni İçişleri Bakanı Bavyeralı Horst Seehofer İslam Almanyaya ait değil dedi ve yeniden bir İslam tartışması başlattı.

Seehoferi bu nedenle sol, sosyal demokrat ve yeşil politikacılar sert biçimde eleştirince Seehofer de daha sonra tabii ki ülkemizde yaşayan Müslümanlar ülkemizin parçasıdırlar ama biz bir Hristiyan ülkesiyiz öylede kalacağız diyerek açıklamasında biraz düzeltme yaptı.

Seehoferi bu nedenle eleştirenlerin kervanına Başbakan Merkel de katıldı ve Seehoferin tam tersi Almanyada Müslümanlar ve Müslümanlık var diyerek ona ince bir ayar verdi.

Daha sonra Seehofere aşırı sağcı Almanya için Alternatif Partisinden ve bir önceki hükümette Ulaştırma ve Dijital Yapılanma Bakanı olan ve şu anda CSUnun Federal Meclisteki Eyalet Grubu Başkanı Alexander Dobrindden destek geldi.

AFDnin başkan yardımcısı, ırkçı çıkışlarıyla tanınan sivri dilli politikacı Alexander Gauland da hatırlayacak olursak 2015 yılında İslam belki en erken iki yüz yıl sonra buraya ait olacaktır demişti.

Yine 2010da o zaman Alman Cumhurbaşkanı olan CDUlu Christian Wulff da İslam Almanya ait dedikten kısa bir süre sonra 700 Euro kendisine kredi alımında haksız avantaj sağladığı için yeni seçildiği makamından olmuştu.

Medyadan, sokakta, işyerinde görüyor, duyuyoruz Avrupalıların bir kısmı burada yaşayan,her geçen nüfusu artan kültürleri, gelenekleri farklı olan Müslümanlardan dolayı endişeliler.

"Kimliklerinin, geleneklerinin bu son yabancı güç olarak tanımladıkları İslam nedeniyle tehlike altında olduğunu gören sağcı, muhafazakar yada ırkçı Avrupalılar, "İslam dünyasında demokrasi yok, devlet ve din işleri ayrı değil, İslamda hiç reforma gidilmedi, Din direkt devlete ve toplumsal yaşama müdahale ediyor diyorlar.

Bunu iddia edenlerin partisi AFD son seçimde Parlamentoya 96 Milletvekili soktu yani yüzde 16nın üzerinde oy aldı.

İslamın, Müslümanların Alman toplumuna uyum sağlaması mümkün değil diyen bu zihniyetin amacı birazda üzüm yemek değil bağcıyı dövmek gibi geliyor bana.

Tüm bu açıklamaların temelinde Avrupalıların refahı, kendi dinlerinden, kültürlerinden olmayan insanlarla paylaşmak istememesi ve AFDye giden oyları tekrar kazanma manevrası yatıyor.

Ama bu ülkede beş kuşaktır, 60 yıla yakındır yaşayan 4 milyon küsür nufusa sahip bir Türkiyeli kitlesi, 5-6 milyon toplam Müslüman nüfusu var. Bunu nereye koyacağız?. Bu insanların anneleri, babaları, dedeleri savaş sonrası burada en ağır işlerde çalışıp Alman ekonomisini ayağa kaldırdılar. Müthiş bir genelleme görüyorum bu tip kışkırtıcı açıklamalarda. Çünkü İslam içerisinde farklı mezhepler, farklı sosyal sınıflar var.

Her Müslüman İşidli mi? Selefist mi? Hayır.

Evet dilini, dişini bilmediğin önce gurbet sonra vatan olan bir coğrafyada yaşamak, ayrımcılık, dışlanmak bazen bazı kesimleri daha muhafazakar, dindar yapabiliyor.

Ama insan Alman Anayasasına saygı duyuyor, işine gücüne gidiyor, çocuklarının eğitimiyle ilgileniyorsa bırakalım camisine, cemevine, kilisesine, sinagoguna gitsin ibadetini yapsın.

Din artık sosyal bir realite, olgu. İster kabul edelim ister etmeyelim.

Bugün Almanyada en çok üyesi olan dernekler, çatı örgütleri inanç kurumlarıdır. Alevi yada Sünni farketmiyor.

Bize aslında ortodoks, fanatik olmayan aydın Müslüman lazım. Modernleşme, Avrupai yaşam tarzı İslam için ne bir tehdittir ne de ona ihanettir. İnsan sosyal ve kültürel kimliğini koruyarak da pekala buralara uyum sağlayabilir.

Tabii ki burda da uyum sorunu yaşayan , kızını spor dersine, yüzmeye, sınıf gezisine yollamayan aşırı dindar insanlar var. Ama bunlar gerçekten küçük bir azınlık. Genellemek ve tüm müslümanları genel, toplu şüpheli göstererek sanık sandalyesine oturtmak son derece mantıksız bir şey.

Bu nedenle ne olursa olsun hem burda yeni Möllnlerin, Solingenlerin olmaması, yani evlerimizin yakılmaması, NSU cinayetlerinin olmaması, ırkçı, faşist saldırılara karşı İslam ülkelerinde akan kanın durması için, -belki şu anda ütopik olacak ama- Müslümanlar biran önce birleşmelidir.

Bu tip politikacılara ve onların hedef gösteren açıklamalarına dur diyebilmenin tek yolu ise tüm (Müslüman) göçmenlerin ortak yanlarını ön plana çıkarıp, ortak çıkarlarını tespit edip, kendi can güvenliklerini düşünüp bir araya gelmesi ile mümkün.

Müslümanlar mutlaka birleşmeli. Sadece bu ırkçı, Anti İslamcı söylemlerle mücadelede, terörle mücadelede değil, ekonomik, sosyal, kültürel … vs. her alanda sıkı bir işbirliğine girmeli. Artık yeni sayfa açılmalı.

Almanyada Katolik ve Protestanlar kendileri için acil, önemli ve özel durumlarda birleşmiyor mu? Bunun içinde burda ve İslam ülkelerinde insanların öncelikle hoşgörü ve demokrasi kültürüyle farklılıklara saygılı yetişmesi, eşit haklar vermesi bilime, akla yönelmesi gerekli. Yoksa Batılıyla rekabet şansın yok. Bu şans hemen hemen sıfır.

Bugün Almanyada topyekün Müslümanları dışlayan politikacıların Ortadoğuda dökülen kanda eli, Egede, Akdenizde sulara gömülen insanların ölümünde parmağı, suçu var.

İnsanları o ülkelerin yönetimlerindeki maşalarıyla mezhepsel ve etniksel sorunları körükleyerek biribirine düşüren, kırdıran, silah satan, sonrada savaşta yerle bir olan şehirlerin yeniden inşasını alan kim? Bunlar değil mi?

Artık gerçekleri konuşmamız, yazmamız , direnmek için birleşmemiz lazım.

Türkiyeyi zamanında dışlayıp ABye almayan ülkenin kaderiyle oynayan Helmut Kohl, Chirac, Sarkozy ve biraz da Merkel değil mi? Yani bunlarında günah defteri çok dolu çok.

Aşk ile...

Günün Sözü: Zorluklar, başarının değerini arttıran süsIerdir. / Moliere

.

Toplam 1846 defa okunmuştur.

Mehmet Tanlı diğer yazıları:

YORUM YAZ

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.