Prof. Dr. Sait Yılmaz
Prof. Dr. Sait Yılmaz - Yazar

Neden dönüştürücü olmak...

Mesele, sadece görmek değil, anlamaktır da. Anlayamıyorsunuz. Sizi bekleyen tehlikeleri ve kaçırmakta olduğunuz fırsatları göremiyor, görseniz de hayata anlam veremiyor, kimin yaptığını bilmiyor, geleceğinizi öngöremiyorsunuz. Dinlediğiniz haberin, okuduğunuz metnin içindeki saklı bilgileri süzemiyor, sembollerle yetiniyorsunuz. Mutsuzsunuz; hayatınızı gün gün yaşıyor, öngöremediğiniz için yol ayırımlarını kaçırıyorsunuz. Kaba sabalığınızın, gazete bile okumaktan sıkılmanız nedeni; üst beyninizin hala büyük ölçüde boş olması yani entelektüel zafiyetiniz. Başarılı olmak için neden dönüştürücü olmalı, hayatınızın inisiyatifini elinize almalı, geminizi doğru yönetmelisiniz. Ne demek istiyoruz? Tek tek anlatalım.

Hafıza yetersizliği

Her şey algı ile başlar. Algı, insanları çevreye bağlayan, dünyayı nasıl algıladığımızı ilişkin bir süreçtir. Yeni bilgiler kafamızda yarattığımız mevcut imajın içine atılır. Olayları aynı şekilde algılamaya başladığımızda farklı perspektiflere karşı doğal bir direniş gösteririz. Üç tür hafıza depolaması vardır; (1) Duyusal bilgi deposu. (2) Kısa dönemli hafıza. (3) Uzun dönemli hafıza. Gelen bilgileri kısa ve uzun dönemli hafızamız içinde organize ederiz.  
Bir bilginin öğrenilmesi veya hafızaya katılması için üç yol vardır; mevcut bilgiler (ezber), benzeşim ve hatırlama vasıtası (önceden belirlenmiş kodlar, örneğin bir öğrenci hatırlamak için ilk harfleri kodlamış olabilir). Bazen bilginin organize olamadığı zihinsel oyuklar da vardır. Bunlar bizim farklı açıları neden göremediğimizin temelini oluşturur. Çalışan hafızayı artırmanın yolu bilgiyi yapılandırmak, ilgi kurmaktır. Bunun için de beynimizi etkin kullanmalıyız.

Beyni etkin kullanmak

Beynimiz, alt (R-Komleks), orta (Limbik sistem /duygusal beyin) ve üst (Neo-Korteks /mantıklı düşünen beyin) olmak üzere üç bölümden oluşur. Alt beyin, korunma/savunmayı düşünen (ham düşünce) bir başka deyişle geri vitestir. Bu beyin bütün hayvanlarda da vardır onlardaki bu güce ‘içgüdü’ denir. Çünkü genelde acele düşünmenin sonucudur ve tepkisi olumsuzdur. Orta yani duygusal beyin /Limbik sistem beynin yüzde yirmisini oluşturur. Bilinçaltı da denilen bu bölgede dıştan gelen algıya karşı verilecek tepki duygusaldır. Neo Korteks (mantıklı düşünen) üst beyin, tüm beynin yüzde yetmişlik bölümüdür. 

Sevgiye, saygıya ve şefkate dayalı bir yaşam sürmemiş olanlarda orta beyin sorunlu olduğundan alt ve üst beyin bağlantısı zayıf olabilir. Bağlantı sorunları algılama hatalarına yol açar, örneğin ihtiyaçlarımızı ve isteklerimizi karıştırırız. Üst beyini daha çok kullandıkça daha az savunmacı, daha az duygusal ve daha çok mantıklı olur, stresimiz de azalır. Öğrenme ve hafıza gücünü kullanarak beyin hücreleri arasında ağ (networking) kuran insanların üst beyni daha gelişmiştir. Çünkü bu insanlar her iki beyin lobunu birlikte kullanmakta; beyin hücreleri arasında sistemli, düzenli ve yaygın bir ağ bulunmaktadır. 

Durum farkındalığı

Ünlü Amerikalı aktör Robert Mitchum, “Hayatınızın yüzde doksanı uykuda geçer, önemli olan geri kalanında yeterince uyanık olmaktır” demişti. Durum farkındalığı, mevcut tehditleri, önümüze çıkan ya da çıkması muhtemel fırsatları belirlememize yardımcı olur. Durum farkındalığının üç aşaması;
- Kritik bilginin farkına varmak,
- Onun anlamını kavramak,
- Gelecekteki statüsüne ilişkin sonuç/sonuçlar çıkarmak, olarak sıralanabilir. 

Durum farkındalığının beş seviyesi vardır; tedbirsiz durum, gevşek farkındalık, odaklı farkındalık, yüksek alarm ve koma’dır. Durum farkındalığı için doğru seviyeye karar vermek önemlidir. Vücudumuz ve aklımız genellikle gevşek bir ortamda olmak ister. İnsan vücudu sürekli stres altında yaşayacak şekilde dizayn edilmemiştir. Bu yüzden, genellikle stres ve yorgunluktan uzak olan gevşek farkındalık tercih edilmelidir. 

Nasıl düşüneceğini bilmemek

İnsan beyni önce sahneyi öğrenir, sonra alt kümelere bölerek öğrenmeyi geliştirir, buna jargonda “güçlendirilmiş öğrenme” denir. Bilgiden yola çıkarak kavrayış ya da anlayışa ulaşmak için genellikle şu adımlardan geçmek gerekir; 
(1) Düşün, 
(2) Algıla/sezinle, 
(3) İlgi kur, 
(4) Birleştir, 
(5) Sentez et, 
(6) Anlamayı yarat/yakala.
Kişi örümcek hissi denen şeye sahip olabilir. Bir düşünce ya da faaliyeti temel parçalarına ayırarak onun anlamını veya işlevini tam olarak anlamaya çalışmalıdır. Elde edilen bilgiler en sonunda bize avantaj sağlayacak ‘anlama’ya dönüşür ve anlamayı kullanarak düşünür, plan yapar, hızlı karar verir ve rakiplerimizden daha iyi oluruz.

Bilgiyi süzme ve anlama

Genellikle bilginin dört yüzü vardır; açık, kapalı, katkılı, bilinmeyen. Anlama, doğruluğu kanıtlanmış bilgi kapasitesi ile harekete geçme imkânı verir, dünyaya nasıl bakacağımızı söyler, problemi çözmek için öngörü ve kanı kazandırır. Anlamayı geliştirmek bize problemi tanımlamada durum farkındalığı kazandırır. Özetleyecek olursak anlama iki şekilde formüle edilir;
Durum farkındalığı + Analiz = Anlama (Öngörü)
Anlama + Hüküm = Sezgi (Tedbir)
Durum farkındalığı ve analiz arasındaki fark, analizin derinliği ve hükümlerimizin etkili bir şekilde uygulanması için ‘kavrama’nın derinliğidir.
İnsanlar “nasıl düşünmek” hakkında düşünmeli, nasıl plan yapacağı, uygulayacağı, değerlendireceği ve farkındalık yaratacağı konusunda öncekilerden farklı yani yeni bir anlayış geliştirmelidir. 

Sonuç; Neden dönüştürücü olmak

Hayatınızın en önemli hedeflerinden birisi, şartları ve sonuçları etkilemek için “neden dönüştürücü” olmaktır. Bunun için, entelektüel süreçlere sahip olmak kadar, yaşamı ve durumu doğru anlamak gereklidir. Hayatınızı gün gün yaşamak yerine, geleceğinizi öngörülebilir hale getirmek için en azından gerçek olmayan yol ayırımları yapın. Entelektüel, ortaya çıkan etki ve sonuçların sebeplerini arayarak, bunların içinde nelerin doğru nelerin yanlış gittiğini düşünür. Böylece olasılıklar ve fırsatları şekillendirecek yöntemleri bulabilir “neden dönüştürücü” hale gelebiliriz. Bunun için de entelektüel olmakla işe başlayın, hafızanızı aktif tutun, üst beyninizi kullanmayı, kritik bilgiyi süzmeyi ve nasıl düşünmeniz gerektiğini öğrenin..
Bu makalenin geniş versiyonu için aşağıdaki  tıklayınız 

Toplam 1536 defa okunmuştur.

Prof. Dr. Sait Yılmaz diğer yazıları:

YORUM YAZ

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.