Cumhuriyet-Demokrasi-Vatan bütünleşmesi

Cumhuriyet-Demokrasi-Vatan bütünleşmesi

Cumhuriyet-Demokrasi-Vatan bütünleşmesi Güngör Aydın       Türkiye, emperyalizmin kolayca yönetip yönlendirebilmek için ülkemize dayattığı siyasal İslam iktidarı için, aymazlık ve bağlaşma bilincinden yoksunluk içindeki Cumhuriyet Devrimi ve demokrasi güçlerini...

Güngör Aydın

       Türkiye, emperyalizmin kolayca yönetip yönlendirebilmek için ülkemize dayattığı siyasal İslam iktidarı için, aymazlık ve bağlaşma bilincinden yoksunluk içindeki Cumhuriyet Devrimi ve demokrasi güçlerini yenik düşürerek, uzman işbirlikçisi AKP tarafından gerçekleştirilen despotik dinsel diktatörlük iktidarının, bütünüyle ele geçirdiği yürütme, yasama ve yargı erklerinden sonra Cumhuriyetle kazanılıp yaşama geçirilmiş, Türkiye’yi uluslar arası toplumda saygın bir ulus ve devlet, bizi biz yapan ulusal kimlik, kültür ve eğitim dahil tüm yönetim ve yaşam alanlarındaki ulusal çağcıl değerleri silip yok ederek yerine arkaik ortaçağ değerlerini, dinsel tarikat, şeriat ve cihat sapkınlıklarını yerleştirmeye çalışıyor olması nedeniyle, giderek içinden çıkılması zorlaşan yönetsel, siyasal ve toplumsal ağır bir bunalımın içine girmiş bulunmaktadır. Güzel ülkemiz, bu çağ dışı despotik dinsel diktatörlük iktidarı eliyle hızla geri dönülemez bir felakete, emperyalizmin tüm Ortadoğu ve İslam ülkeleri için öngörüp planladığı bir parçalanma, ırksal, dinsel ve mezhepsel bölünme, bir iç savaş ve sonrasında işgal sürecine sürüklenmektedir. Özetle vatan yakın ve büyük bir tehlike altındadır.

       Vatan tehlikedeyse yapılacak tek şey vardır: birleşip bütünleşerek tehlikeye karşı koymak ve tehlikeyi önlemek.

       Peki, bunu sağlamak için ne yapmalıyız.

       Önce Cumhuriyetçileri birleştirmeliyiz.

       Sonra demokrasiyi savunanları bağlaştırmalıyız.

       En sonra da bu birleştirip bağlaştırdıklarımızı, bir VATAN CEPHESİNDE bütünleştirmeliyiz.

       Şimdi bütün bu bileşenleri nasıl bütünleştirip bir cephede toplayabileceğimizi siyaset bilimi açısından irdeleyelim. 

       Önce bu bileşen ortak paydalardan en kapsayıcısı olan, Cumhuriyet öğesini, Cumhuriyeti savunanları ve Cumhuriyet Güçlerini irdelemeliyiz. Ne yazık ki, Cumhuriyet Devriminin büyük önderi Mustafa Kemal ATATÜRK’ten sonra, devrimin en öndeki ardılları, “devrimin aydınlanma, çağdaşlaşma ve ilerlemeyi sağlama hedeflerinin halka/topluma Anadolu’ya taşınmasını öngören Halkevleri ve Köy Enstitüleri projelerinden sonra, aydınlanmayı hızlandırıcı ve tamamlayıcı, halka taşınabilir ve halk desteğini sağlayabilir, ilerleme sağlayıcı, demokratik içerikte hiçbir başarı, planlama ve proje ortaya koyamamışlar; Cumhuriyet Devriminin ve demokrasinin bugününe denk düşen gelişmişlik ve yeterlikte, ulusal, özgün, bütünsel ve sistematik, Cumhuriyetin gelişerek sürdürülmesini ve demokrasinin kalıcı biçimde yerleştirilmesini, Cumhuriyet ve Demokrasi Güçlerinin kalıcı iktidarlarını sağlayacak Kemalist Düşünce özlü demokratik bir siyaset felsefesi /dünya görüşü/ideoloji üretip halka sunamamışlardır.''(*)

       Cumhuriyet Devrimi Yönetiminin en öndeki ardılları, bunu yapamadıktan başka, devrimin ve demokrasinin belirleyici, halkı birleştirici öğelerinden olan laiklik hedefini ve kavramını tüm öğeleriyle birlikte gerçekleştirmekten ve ödünsüz savunmaktan cayarak, laikleşme sürecini tamamlama, böylece din ve inanç özgürlüğünü güvenceye alarak laiklik devriminin    dinsel saldırılardan korunmasını sağlamak için gerekli bilinç ve çabayı da göstermeyerek ya da gösteremeyerek  karşı devrimci İslamcı siyaset güçlerinin dinsel hedefleri doğrultusunda mesafe almalarına meydan ve yol vermişlerdir.

       Ülkemizde %80 oranlardaki en büyük halk yüzdesini oluşturan Cumhuriyeti savunanlar, ( BBC’ye göre %8, ABD’ye göre %12 olan şeriatçı cihatçı ve ümmetçi güçler, ayrılıkçı güçler %3, AKP’nin paramiliter güçleri, paralı askerleri ve militan yandaşları %5 olmak üzere toplam %20 dışında kalan) son derece dağınık ve güç birliğinden yoksun durumda bulunmaktadırlar. Üstelik Cumhuriyeti savunan ve Cumhuriyetçiler diyebileceğimiz bu büyük çoğunluk, ATATÜRK’ün, en büyük devrim atılımı olan 3 Mart 1924 de Hilafetle birlikte Şeriye ve Harbiye vekaletlerini de kaldırarak demokrasinin önündeki en büyük engeller olan dinsel güçlerle birlikte askersel güçleri de iktidar ve siyaset alanının dışına çıkarmış olmasına karşın, devrimin en öndeki ardıllarının, 27 Mayıs Hareketinden başlayarak bir dizi darbe ile askersel güçlerin yönetime karışarak sivil yönetimi,  demokrasinin doğal seyir ve gelişimini kesintiye uğratmaları, 12 Mart 1971 ve nihayet 12 Eylül 1980 de ise iktidarın bütünüyle emperyalizmin ve işbirlikçisi karşı devrim güçlerinin eline geçmesine destek ya da kimi yanlışlarla neden olmaları;  böylece ve daha önemli olarak da, Cumhuriyetin kuruluşunda kurucu öğelerden biri olmalarına karşın, askerlerin ya da siyaset bağlamında askersel güçlerin, ağırlıklarını, siyaset biliminin doğası gereği devrim/Cumhuriyet ve demokrasi karşıtı güçlerin yanında koymaları, ülkedeki güç dengelerinin Cumhuriyet Güçleri aleyhine bozulmasına yol açmıştır. Ancak, emperyalizmin ve işbirlikçileri karşı devrimcilerin bütün tasfiye, eleme, engelleme,  tenzil ve görev değiştirme çabalarına karşın TSK içinde, hala tüketilememiş Kemalist Düşünceyi savunanların güçlü ve çoğunlukta oldukları kuşkusuzdur.

       Şimdi de bunalımdan çıkış ve yaklaşan felaketten kurtulmak için oluşturulmasını zorunlu gördüğümüz Cumhuriyet, demokrasi ve vatan için büyük bağlaşma/vatan sözleşmesi için bağlaştırılması gerekli diğer öğe, kesim ve güçler olan Demokrasi Savunucularının/Güçlerinin irdelenmesine geçebiliriz.

       Ülkemizde demokrasiyi bilinçli bir biçimde savunanlar, demokrasi yelpazesinde yer alan demokrasinin olmazsa olmazları siyasal partiler ve güçler, sivil toplum örgütleri, düşünce üretim toplulukları yani Demokrasi Güçleri, çok dağınık, etkisiz, çok cılız, en önemlisi de ülkede demokrasiyi yerleştirmenin öncelikle gerekli kıldığı bağlaşma ve güç birliği bilincinden yoksun durumda bulunmaktadırlar.  Bu nedenle demokrasiye karşı olan arkaik tarihsel blok güçlerinin demokrasiyi engelleme dirençlerini kırarak bu güçleri iktidar ve siyaset alanının dışına çıkaramamışlardır. Oysa demokrasi savaşımı vir bağlaşıklar sorunudur. Bağlaşma ve güç birliği yapma bilincinden yoksun olanlar asla ülkelerinde demokrasiyi kalıcı biçimde yerleştiremez ve koruyamazlar.

CHP’NİN DURUMU ve İŞLEVİ

       Bugün, özet bir saptama yaptığımızda, ana muhalefet olan CHP’nin yöneticileri ve bir elin parmaklarını geçmeyen sayıdakiler dışında kalan milletvekilleri, ne yazık ki, ülkede halka karşı yaygın baskı, tehdit, şiddet, hak çiğnemeleri ve hukuksuzluklar uygulayarak, korku ve panik üreterek, yaygın kin, intikam, bölünüp ayrışma, çatışma ve terör tohumları ekerek,   bu yönetsel ilkellikleri demokrasi karşıtı ve çağ dışı iktidarını sürdürmek için bir araç olarak kullanan ve bundan beslenen, var olan Anayasayı yok sayarak tümünü sürekli ayakları altına alıp çiğneyen zalim despot ortaçağ iktidarına karşı, halkın giderek artan tepkilerini ve çektiği acıları, somut sonuçları olmayan yetmezlikte ortaya koyduğu aşağıda belirteceğimiz göstermelik, etkisiz kimi söylem ve eylemler dışında fazla umursamamakta, adeta görmezlik ve duymazlıktan gelmekte; ele geçirdikleri imtiyazlı, korunmalı, sokaktaki insandan ayrıcalıklı durum ve konumlarını hiç olmazsa 2019 a kadar ve sonrasında da koruyup sürdürme derdi, koltuk ve araba sevdası içinde bulunmaktadırlar.

       İlk saptama olarak, AKP dinsel despotizmine, halkın bu çağdışı iktidara bir çığ gibi büyüyen tepkilerine karşı, zavallılık, aciz ve ciddiyetten, etkililikten kopuk tam bir pasifizasyon içindeki CHP, AKP’nin ülkemizde kadınlara özgürlük, eşit uygar kimliklerini veren ve kadın haklarının en öndeki temel güvencesi olan medeni nikah yerine dini nikahı öne çıkarıp getirerek, kadını bu temel hak ve güvenceden yoksun bırakıp yeniden dinsel zincirlere vurarak kulluğa hapsetmeye çalışmasına, böylece laikliğin ve içerdiği kadın haklarının yüz yıl önce kazanılmış en temel halkalarından birinin daha ortadan kaldırılmasına, yok edilmesine de seyirci kalmakta; ülkenin en temel sorunu olan demokrasi, Cumhuriyet Devrimi ilkeleri ve laikliği savunmayı bir yana bırakarak, halkın geniş katılımına karşın “Adalet Yürüyüşü''nde olduğu gibi,  yine ülkenin ve halkın içinde bulunduğu giderek büyüyüp derinleşen bunalımı çözmeye dönük somut sonuçları olmayan,   göstermelik bir “Adalet Kurultayı'' düzenleyerek, üstelik bu sözde etkinliği vatanın kurtuluş günleri olan 26-30 Ağustos günlerine tarihleyerek ve bu ulusal günlerde Ankara’yı bırakarak, adeta halkla, özgürlük ve eşitliğini yüz yıla yakın bir süre önce kazanmış Cumhuriyet Kadınları ile alay etmektedir.

       Öte yandan, 15 Temmuz’un Türk Milletinin dünyasında kanlı bir emperyalist dinsel darbenin yapıldığı gün olarak anılacağı açık bulunuyorken, karşı devrimci AKP’nin genel hedefi doğrultusunda,  ulusumuz ve devletimiz için karanlık ve kara bir felaket günü olan bu günü, hezeyan dolu, çarpık, sapkın, akıl ve normal dışı bir ruh halinin, tam bir vatan ihanetinin ürünü olarak kuruluş günü ilan edip laik ve çağdaş T.C. Devletinin yerine yeni bir devlet (din devleti) kurulduğunu, kurucusunun da Recep Tayyip Erdoğan olduğunu, emperyalizmin uşağı din taciri kimi AKP Yöneticileri, pervasızca ve artık açıktan ortaya koymaktadırlar. Oysa 15 Temmuz, Türk Halkının hafızasında kara bir gün olarak yer almıştır ve bir kara günden aydınlık değil, olsa olsa karanlık çıkar; bu kara günden bir zafer günü çıkmaz; bir devlet kuruluşu günü ise hiç çıkmaz. Tıpkı, 13 Kasım 1918 İstanbul’un işgali, 15 Mayıs 1919 İzmir’in işgali kara günlerinden bir zafer, bir kuruluş gününün çıkmayacağı gibi. Aydınlığın ancak büyük ulusal diriliş, yürüyüş, bütünleşme ve zafer günleri olan 19 Mayıs’lardan, 23 Nisan’lardan, 30 Ağustos ve 29 Ekim’lerden çıktığı gibi. Kaldı ki, 15 Temmuz karanlık darbesi ve gününün, AKP yandaşlarının değil, Cumhuriyet ve vatan güçlerinin direnmesiyle, hedeflenen emperyalist sonuca ulaşamamış olduğu gerçeği de, bu günün Türk Ulusunun/Halkının dünyasında kara bir gün olarak yer aldığı gerçeğini değiştirmez. Bu saptamaya karşın, CHP’nin, T.C.Devletini, Cumhuriyet Devrimini, Cumhuriyeti, demokrasiyi, evrensel temel insan haklarını, özetle vatanı savunarak çağdaş Türk Devletinin yıkımını durdurmaya,  Cumhuriyet Yönetimini/devleti korumaya çalışmak yerine hala tam bir aymazlık, zavallılık, vatanı savunma ve Cumhuriyeti/devleti koruma bilinç yoksunluğu içinde, devletin yapısına, biçimine, egemen iktidarın/yönetimin felsefesine ve zamana göre içeriği ve çerçevesi değişebilen adalet kavramı üzerinde genel, soyut söylemlerden ibaret kalacak, kendi kurşun askerleriyle yalnızca koltuk belirlemeye dönük olarak yapa geldiği Parti kurultaylarının benzeri bir “Adalet Kurultayı'' düzenlemeye gitmiş olması açık bir siyasal yetmezlik ve despotizme teslimiyet ifade etmektedir. CHP’nin, neden somut sonuçları da olacak biçimde bir Cumhuriyet Kurultayı, Demokrasi Kurultayı, Anayasa Kurultayı ve Laiklik Kurultayı düzenlemeyip de bir Adalet Kurultayı, Müfredat Kurultayı, son olarak fındık yürüyüşü düzenlemeleri yapması,  açıklanabilir olmayan büyük bir yanılgı ve yetmezlik, olsa olsa bir hedef küçültme, gündem saptırma, var olan karşı devrim iktidarına tepkileri bir çığ gibi büyüyen halka yönelik bir pasifizasyon ve göz boyama sözde eylemlerinden ibaret bulunmaktadır. Oysa adalet, ancak aydınlanma, çağdaşlık, demokrasi, hukukun üstünlüğüne dayalı demokratik bir yönetim felsefesi bütünü içinde aranıp gerçekleştirilebilir olan bir temel öğedir. CHP’nin yaptığı bütünü bir yana koyup görmezlikten gelerek bütün içindeki bir öğeyi öne çıkarıp çölde vaha aramaktan ibarettir.

       Bu durum ve koşullarda,  halkın/milletin zorunlu ve gerekli hale gelmiş olan vatanı savunma ve ülkeyi yaklaşan felaketten koruyup kurtarma iradesini bizzat kendi eline alıp bu ulusal iradenin somutlaştırılmasından başka seçenek kalmadığı bir kez daha ortaya çıkmaktadır. Bunu gerçekliğe taşıyacak, ülkenin her yanında bu ulusal vatan hedefi için yanıp tutuşan aydınlanmacı güçleri ve yaygın çoban ateşlerini birleştirip bütünleştirecek, Cumhuriyet Devrimini kaldığı yerden yeniden yürürlüğe koyacak devrimci siyasi proje ve girişimleri üretip gerçekleştirecek öncü ve önderler, yeni Mustafa Kemaller de vardır; olacaktır ve mutlaka çıkacaktır.

       Bu acı saptamaya karşın, Cumhuriyet Devriminin ve çok partili siyasi yaşama geçişin siyasi örgütü, devletimizin kurucu partisi olan CHP, doğrultu düzeltmesi yaparak ve Cumhuriyet devrimi yörüngesine girerek zorunlu değişimi gerçekleşmesi, öncelikle de başta Kılıçdaroğlu olmak üzere Cumhuriyet Devrimi ilkelerinden ve yörüngesinden sapmış, dışarıda ABD emperyalizmine içerde AKP despotizmine teslimiyetçi, zavallı, pısırık yönetimini değiştirip Partinin Cumhuriyet Devrimi ilkelerini, demokrasiyi ve laikliği sapmasız savunan bir yönetime kavuşturulması sağlanarak,  ABC Gazetesinde 16.1.2016 tarihinde yayımlanan “Bunalımdan Çıkış İçin CHP Ne Yapmalı'' başlıklı yazımızdaki ideolojik, yapısal ve siyasal gereklilikleri yerine getirmeli, ancak bundan sonra yapılabilir olan ve bu yazımızda ortaya konulan,  bunalımdan çıkış çözüm ve önerilerinin gerçekleştirilmesine öncülük etme tarihsel işlevini üstlenmelidir.

SONUÇ, SAPTAMA ve ÖNERİLER

       Önerilere geçmeden önce;

       -Ülkemizin, var ve uygulanmıyor bulunmasa da halen yürürlükte olan Anayasaya göre ve demokrasi ile yönetiliyor olduğunu varsayarak,

       -Anayasanın fiilen yürürlükten kaldırılmış, bunun ilk ağızdan ifade edilmiş, böylece tüm anayasal/hukuksal hak arama yollarının tıkanmış bulunduğunu saptayarak,

       -Ulusal egemenliğin ifade ve temsil organı TBMM’nin yani YASAMANIN İŞLEVSİZLEŞTİRİLDİĞİ, yargının da despot tek adamın denetim ve vesayeti altına alınmış olduğu bu koşullarda, anayasal halk/millet iradesinin ve ulusal egemenliğin gerçekleştirilebilmesinin bir gereği olarak var olan anayasa dışılık, anayasa ve hukuk tanımazlık karşısında, halkın anayasal demokratik direnme hakkının doğduğunu, bu hakkı her türlü barışçı demokratik yol ve yöntemlerle demokratik sınırlar içinde kalarak ortaya koyabileceğini açıklayıp belirterek;

  1. Bunalımdan çıkış ve ülkemiz için hızla yaklaşan felaketi önlemek için İLK AŞAMA ÖNLEMLERİ ve VATANI KURTARMA ACİL KARARLARI :

İvedi bir GENEL DURUM SAPTAMASI yapılarak;

  • Yürürlükteki Anayasaya ve Evrensel İnsan Hakları Beyannamesine aykırı bulunan ve TBMM’den meşruiyet dışı olarak geçirilerek 16 Nisanda referanduma sunulan uydurma ANAYASA TASLAĞI,
  • Hileli 16 Nisan REFERANDUMU,
  • Bu referanduma dayalı olarak gerçekleştirilen Cumhurbaşkanlığı ile AKP Genel Başkanlığı birleştirilmesi,
  • Yine bu referanduma dayalı olarak yapılan HSK atama tasarrufları

Yürürlükleri durdurulmak üzere geçersiz ve yok hükmünde sayılmalıdır.

2. ?Yürürlükteki Anayasaya aykırı olarak ve kendi ifadesi ile fiili bir durum yaratarak, Anayasa tanımazlığını ifade ve ilan etmekle kalmayıp Anayasayı bir bütün halinde sürekli ihlal ederek,  Anayasa ve meşruiyet dışı duruma gelmiş bulunan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, meşruiyet dışı ilan edilmeli, istifaya çağrılmalı ve yargı önüne çıkarılmalıdır.

Ülkemizin içinde bulunduğu büyük bunalım ve karşı karşıya olduğu tehlikelere ilişkin bütün bu saptamalar ve tarihsel önerilerden sonra, Mustafa Kemal Atatürk'ün 1919 da vatanı kurtarmak için planlayıp yaşama geçirdiği “Büyük Anadolu Bağlaşması''nın yeniden bir üretimi olarak,    gerçekleştirilmesi zorunlu hale gelmiş olan büyük toplumsal bağlaşma/sözleşmeyi ortaya koyabiliriz.

GÜZEL ÜLKEMİZDE

CUMHURİYETİ KORUMA ve DEMOKRASİYİ YERLEŞTİRME

TOPLUMSAL BARIŞ ve BÜTÜNLEŞME

  •  

VATAN ANA SÖZLEŞMESİ

  1. Ülkede nüfusun %80 lerine ulaşan, Cumhuriyet ve demokrasiyi savunanların tümü ile ülkesini ve yurdunu seven diğer tüm vatan güçlerinin birleştirilip bütünleşmeleri sağlanarak, demokrasi dışı despotik dinsel AKP diktatörlük iktidarının ülkeyi bir felakete sürüklemesine izin verilmeyecek; demokrasi içinde ve yolundan, bu çağdışı, Anayasaya aykırı karşıdevrim iktidarının, anayasal direnme hakkı dahil tüm demokratik yol ve yöntemlerle sona erdirilmesi sağlanacak; yeniden Cumhuriyet Devrimine dayalı, işlerliğinin önündeki engel kaldırılarak var olan Anayasanın öngördüğü demokratik parlamenter düzene geçilip dönülecek; mevcut Anayasayı yürürlükten alıkoyanlar yargı önüne çıkarılacaktır.

?

  1. Demokrasi öncesinin arkaik iktidar güçleri olan, demokrasilerde siyasal ve yönetsel yerleri olmadığı halde,  politik iktidarın içindeki despotik egemenlikleri bir türlü sona erdirilemeyen ve ülkemizde demokrasinin yerleştirilmesinin önünde bir engel olarak duran, dinsel, askersel ve feodal tarihsel blok güçleri, iktidar ve siyaset alanının dışına çıkarılarak, bir daha kesintiye uğratılamayacak biçimde, özgürlükçülük, çoğulculuk ve katılımcılık temel öğeleri/ilkeleri ile birlikte, çağımızda ulaştığı insan haklarına dayalılık, insan merkezlilik ve sivil yönetimin üstünlüğü (cedant arma togae) ilkelerini de içerecek eksiksiz, kalıcı tam bir demokrasi gerçekleştirilip yerleştirilecektir.
  2. Ülkede demokrasiyi kalıcı biçimde gerçekleştirmenin bir gereği olarak, öncelikle seçim ve siyasal partiler ve diğer antidemokratik tüm yasalar değiştirilip demokratikleştirildikten, özellikle düşünce, örgütlenme, halkın doğru bilgi ve habere ulaşma, yönetimi denetleme ve sorgulama, parlamentoda temsil hakkının önündeki engeller kaldırılarak bütün demokratikleşme hedefleri gerçekleştirildikten, sağlıklı, demokratik, toplumsal uzlaşmaya dayalı kalıcı bir anayasa yapımının ortamı oluşturulduktan sonra ortaya çıkacak bu ortamda, özgür ve demokratik yollardan seçilerek gelmiş, halkı gerçekten temsil edecek yeterlik ve nitelikleri taşıyan bir parlamento ya da aynı biçimde oluşturulmuş bir kurucu meclis eliyle, bütün toplumsal ve siyasal güçlerin üzerinde anlaşıp sözleştiği, üzerinde bir genel irade ve konsensüsün   oluştuğu özgün, ulusal, bütünsel ve demokratik bir devlet/yönetim felsefesine dayalı, bütün süreçlerinde demokratikliğine özen gösterilerek kalıcı ve çağcıl bir anayasa yapımı sağlanacaktır.
  3. Demokrasi yelpazesinin içinde, solunda ve sağında yer alan tüm siyasal partilerle tüm demokratik güçlerin Cumhuriyeti koruma ve demokrasiyi yerleştirme, ülkeyi var olan büyük ve derin yönetsel toplumsal bunalımdan çıkarma, vatanı yaklaşan tehlikeden kurtarma için güç birliği yapmaları ve bütünleşmeleri sağlanacaktır.
  4. Toplumda büyük bir çöküntüye, tüm yurttaşların/insanların güvensizlik, huzursuzluk ve korku içinde yaşamalarına yol açan, toplumsal barış ve huzuru ağır ölçülerde bozan ve yoğunlaşıp yaygınlaşarak artan, her alanda, her zaman ve herkes için giderek büyüyen yönetimde/yargıda hukuksallık, hakkaniyet, eşitlik ve adalet açığı, açlığı ve arayışı, bu yaşamsal ihtiyaç öncelikle giderilecek; yargıda ve yönetimde bu büyük ihtiyacı karşılayacak, temel insan haklarını, insan yaşamını, insan vicdanını ve insan onurunu öne çıkararak sapmasız ve tam bir güvence altına alacak köklü demokratik ve insan merkezli yönetim ve adalet reformları yapılacak; yargı organının gerçekten bağımsız ve yansız olması, hukukun üstünlüğü sağlanacaktır.
  5. Siyaset alanında, temsilde adaleti tam bir gerçeklikle yansıtacak bir seçim yasası ile partilerde iç demokrasinin, özgür eleştirel düşüncenin, katılım hakkının, parlamentoda ve partilerde gerçek temsilin egemen olmasını sağlayacak bir siyasal partiler yasasının yapılması sağlanacak; siyaset ve yönetim alanlarında hesap sorma, hesap verme ve sorgulama kanalları açılacaktır.
  6. Kamu Yönetimi, otoriter ve devlet merkezli, çağdışı kalmış, ulusal ve bilimsel olmaktan çıkmış bir yönetim felsefesinden, öncelikle de bugün içine düşürüldüğü arkaik, dinsel, mezhepsel, tarikatlarla kuşatılmış, parti devletine dönüştürülmüş, eşitliği, adaleti ve ayrıcalıksızlığı bir yana bırakarak yandaşlığa ve keyfiliğe dayalı kılınmış ilkel anlayış, yapılanma ve kadrolaşmadan kurtarılıp arındırılarak; kurumsal ve kavramsal bir alt üst oluşa uğramışlıktan, kirlilik ve sapmalardan, etkisizlik, itibarsızlık ve güvenilir olmaktan çıkmışlıktan, çağ dışılıktan kurtarılarak;  Cumhuriyet,  demokrasi, insan hakları, laiklik ve hukukun üstünlüğünün evrensel, ulusal gereklerine ve ilkelerine dayalı, insan onurunu, insan yaşamını ve insan vicdanını her şeyin önüne geçirecek,  bu çağcıl gerekleri ve ilkeleri yürürlüğe taşıyabilecek; kamu hizmetinin gerekli kıldığı bilinç, inanç ve güvenilirlikle halkın ihtiyaç ve istemlerini eşitlik, ayırımsızlık ve adalet içinde, etkin ve hızlı biçimde karşılayabilecek bir yapılanmaya, özetle liyakat ve başarıya dayalı bir kadrolaşmaya, demokratik ve insan merkezli çağcıl bir felsefeye kavuşturulacaktır.
  7. Laiklik İlkesi, çağcıl demokratik devlet yönetiminde vazgeçilmezliği ve ülkemiz için birleştiriciliği özenle vurgulanıp ortaya konularak bütün gerekleri ve öğeleriyle eksiksiz uygulanacak; laikleşme süreci tamamlanacak, böylece inanç ve ibadet özgürlüğü tam güvence altına alınacak; devlet/kamu yönetimi, devlet kurumları ve özellikle de ulusal eğitim içindeki laikliğe aykırı yapılanmalara, düzenlemelere ve kadrolaşmalara,  Anayasadaki mecburi din dersleri uygulamasına, mezhepsel ayırımlara son verilecek; imam hatip liseleri diyanet hizmetleri ihtiyacı ile oranlı olarak planlanıp sınırlandırılacak, imam hatip kadrolarının yüksek ilahiyat eğitimleri özendirilip desteklenecektir.
  8. Yürütüle gelen politikalarla çözülemeyeceği ortaya çıkan Kürt Sorununun, soruna dönüştüğü yerden ve konulardan, demokrasi ve temel insan hakları içinde, üniter ulus devlet temelinde, barışçı ve diyaloga dayalı bir yol izlenerek, en geniş bir katılım ve konsensüsle, TBMM’de karara bağlanarak çözülmesi sağlanacak; devleti zafiyete ve sorunu çözümsüzlüğe uğratan Koruculuk Sistemi kaldırılacak,  böylece sorunun şiddete dayalı bir türevi olan PKK terörü de sona erdirilecektir

10. Emperyalizmin işbirlikçileri arasındaki rant, taht ve tarikat kavgasından ibaret olan 15 Temmuz darbesi, sistematik ve bilimsel olarak tam bir objektiflikle araştırılarak bütün gerçekler, nedenler, iç ve dış güç öğeleri ile birlikte aydınlığa kavuşturulacak; darbeyi planlayanlar, yapanlar, yaptıranlar ve darbeye yol açanlar ya da yol verenlerin açıklıkla belirlenip ortaya ve yargı önüne çıkarılarak hukukun eksiksiz, eşit ve ayırımsız uygulaması-asla bir OHAL değil-hukuka tam bağlı demokratik sivil yönetim eliyle ve bağımsız yargı içinde hesap vermeleri sağlanılacak; darbeyi yapan ve yaptıranlarla birlikte, FETÖ ile iktidar ortaklığı içinde olup gelmekle kalmayıp, ülkede Kemalist Düşünceyi silme, Cumhuriyet Devrimini/Yönetimini ve üniter ulus devleti bir karşı devrimle ortadan kaldırarak bir İslam Devleti kurma ortak hedefi ve felsefe birliği içinde olan AKP iktidarı, Partinin ve iktidarının sorumlu yöneticileri, bir iktidar paylaşımı, yukarıda belirtildiği gibi açık bir rant ve taht kavgası ve tarikatlar arası savaştan ibaret 15 Temmuz darbesindeki açık sorumlulukları ortaya konularak yargı önüne çıkarılacak, kanlı darbe için hesap vermeleri sağlanacaktır. Ayrıca, AKP’nin 15 yıllık iktidarları, özellikle de OHAL döneminin tüm hukuksuzlukları, Anayasa ve temel hak çiğnemeleri, yönetim sapmaları, ürettiği baskılar, şiddet ve korkular nedeniyle yol açıp yarattığı tüm mağduriyetler araştırılıp saptanarak soruşturulacak; tüm mağduriyetlerin manevi telafisi olmasa da maddi boyutları giderilecektir. Kuşkusuz, bütün bu araştırma, soruşturma, sorgulama ve yargılamaların, bugün olduğu gibi değil, sorumluluğu olanla olmayan, suçlu ile suçsuz, hukukun üstünlüğü temelinde tam bir özen ve objektiflikle ayırt edilerek, özellikle de AKP içinde de önemli oranlarda var oldukları bilinen Cumhuriyeti ve demokrasiyi savunan vatanseverlerin yitirilmeyip kazanılması hedefi de dikkate alınarak yapılıp yürütülmesi sağlanacaktır.

Yukarıda 10 madde olarak ortaya konulan ve demokrasi tarihimize altın harflerle yazılacak TOPLUMSAL BARIŞ ve BÜTÜNLEŞME VATAN SÖZLEŞMESİ, yalnızca siyasal konumunun ve ulusal misyonunun bir gereği olmakla kalmayıp aynı zamanda ana muhalefet partisi de olması nedeniyle, DOĞRULTU DÜZELTMESİ yapmış, CUMHURİYET DEVRİMİ YÖRÜNGESİNE TAŞINMIŞ CHP’nin öncülüğünde, demokrasi yelpazesinde yer alan tüm siyasal partilerle sivil toplum örgütlerinin imzalayacağı bir VATAN ve DEMOKRASİ BİLDİRGESİ olarak yayımlanarak halka ve kamuoyuna sunulmalıdır.


(*)VALİ Düşündüklerim ve Yaşadıklarım. Sayfa 164. İmge Yayınevi                                                              

"Cumhuriyet-Demokrasi-Vatan bütünleşmesi" haberi, 20 Eylül 2017 tarihinde yazılmıştır. 20 Eylül 2017 tarihinde de güncellenmiştir. ABC Kritik kategorisi altında bulunan Cumhuriyet-Demokrasi-Vatan bütünleşmesi haberi 2017 yılına aittir. Bu haberin yanı sıra sayfamızda birçok güncel bilgi ve son dakika haberler yer almaktadır. Cumhuriyet-Demokrasi-Vatan bütünleşmesi 2024 konusundaki bu haber içeriği objektif bakış açısının yansımasıdır. ABC Kritik konusunda 27 Nisan 2024 tarihlidir, bugüne ait güncel gelişmelerden haberdar olmak için bizi Twitter ve Facebook sayfalarımızdan takip edin.

Hubbard Editör

YORUM YAZ

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
SON HABERLER
  1. 04:06 Müteahhitler yandı! 80 saatte ev yapan makine tanıtıldı
  2. 04:02 15 dakikada hazır: Tavada çıtır çıtır su böreği
  3. 03:56 Haziran ayına kadar köşeyi dönecek 4 burç: Bir anda zengin olacaklar
  4. 03:53 Yapay zeka, ünlü Raphael şaheserinde saklı gizemli detayı tespit etti
  5. 03:51 Türkiye’nin verisi Türkiye’de kalsın diye 3 İDN kurulacak!
  6. 03:41 Türkiye'de kaçacak yer kalmadı! 6'lık bir deprem Kayseri'den Mersin'e kadar etkili olabilir
  7. 03:40 27 Nı̇san 2024 günlük burç yorumları: Korkunuzu keşfederek kendinizi koruyun!
  8. 03:36 Bakan Hakan Fidan, belirli büyükelçilikler için yeni görevleri bildirdi
  9. 03:35 İşte topuk çatlağını silip geçen pratik yöntem!
  10. 03:34 İsrail ordusu, Beyt Lahiya'daki su kuyularının yüzde 70'ini hasara uğrattı
  11. 03:33 Beklenen KDV zammı geldi!
  12. 03:30 Toyota Avrupa, 2024'ün başında yüzde 10 büyüme kaydetti
  13. 03:30 Resmi Gazete'de bugün: 27 Nisan 2024 Resmi Gazete kararları
  14. 03:24 Yerli üretim Renault Duster için fiyat belirsizliği devam ediyor!
  15. 03:23 27 Nisan 2024 Günlük burç yorumları
  16. 03:22 Gününüze tat katacak Huriye tatlısı tarifi: Sadece 4 malzemeli!
  17. 03:20 4 mucize bir arada: Ödemi söküp atan çay tarifi!
  18. 03:19 Mercedes Benz S Serisi ve BMW 7 Serisi'ne Çin'den rakip geliyor
  19. 03:19 Hemen pişsin çok beğenilsin diyenlere irmikli etimek tatlısı tarifi
  20. 03:16 Çin, uzay rüyasına yürüyor: 6 aylık görev başladı!
ABC Kritik Haberleri