Aparatlar

Aparatlar

Aparatlar Sami GünalTekil olaylar üzerinde temcit pilavı gibi yeniden yeniden yazılar yazmak tatsızlık verir. Kimi tekil gibi gözüken olaylar, doğurduğu sonuçlar itibariyle genel bir toplumsal sorun haline dönüşür. Toplumsal sorunun sembolü...

Sami Günal

Tekil olaylar üzerinde temcit pilavı gibi yeniden yeniden yazılar yazmak tatsızlık verir. Kimi tekil gibi gözüken olaylar, doğurduğu sonuçlar itibariyle genel bir toplumsal sorun haline dönüşür. Toplumsal sorunun sembolü olarak atıflar yapılmaya hak kazanır. Konu eskimez, her daim yazılmayı hak eder.

Nuray Mert’in Cumhuriyet’in yayın ilkelerine ters düşen -öncekiler bir yana- son iki yazısı bir anlamda cumhuriyetçi çevrelerde infial uyandırdı. Kamuoyundaki haklı ve yoğun tepkilere hem kendisi hem de onu tebelleş eden gazete yönetimi maruz kaldı. Nuray Mert yanlış tarifler yapma yolunda fikri bir militan edasıyla vuruşa vuruşa çekilmeyi göze almışken biz de bir yazıyla bu kamuoyu infialine destek verdikten iki gün sonra gazete yönetimi genel baskıya dayanamayıp gerekeni yaptı.

Konuya; hem genel bir hal alması hem de tatlı bir kompleksin etkisiyle yeniden dönme ihtiyacı duyduk. ABC gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Merdan Yanardağ bundan bir buçuk yıl önce Bir Nuray Mert Portresi Olarak Liberallerin Sefaleti! başlığıyla yerinde bir yazı yazmış. Bu yazıyı ya hatırlayamıyorum ya da gözümden kaçmış. Bir de baktım ki benim giriş tanımlamalarım ile Yanardağ’ın giriş tanımlaması, -bizim girizgâh biraz daha geniş olmakla birlikte- özü elbette aynı olur da sözcük dizilimi itibarıyla da nerdeyse birebir koşutluk içinde. İntihale düşmüş gibi oldum. Umarsızlık içinde omuz silkiyorum: Bana ne, olsun! Aklın yolu birdir. Bir dost, iki kere iki dört, dedi diye biz beş mi diyeceğiz? Merdan Abi tam bir buçuk yıl önce “ben yazmadan'' zihnimdekileri çalmış; çok bozuldum(!)

Memlekette ne kadar da Voltaire olma heveslileri var! Bıktık bilir bilmez sözde cakasına Voltaire olma heveslilerinden. Voltaire’e atfedilen, “Fikirlerinize katılmıyorum ama fikirlerinizi ifade edebilmeniz için canımı bile veririm.'' kelamıkibarı demokrat görünmenin ölçüsü olarak her daim imdada hazır reçete!

Breh! Fikir özgürlüğüne saygı duyulmalıymış; özgürlükçü geçinen Cumhuriyet’e yakışır mıymış, Cumhuriyet hiç de öyle değilmiş, çok sesliliğe tahammülsüzmüş... Miş te miş!

Boş avara karşıt fikirlileri ikna etmek için “Hangi kurum ve kuruluşlar varoluş nedenine haykırı unsurları içinde barındırır?'' babında örneklemelere kalkışarak, “İslamcı bir yayın organında ''dini hassasiyetleri’ görmezden gelip ''Allah yok’ diye yazı yazamazsınız, yazdırmazlar. Sağcı bir yayın organında ''milliyetçi hassasiyetleri’ dikkate almadan ''Türklük, kurgulanmış bir kimliktir.’ diye yazarsanız, hem yazınız sansürlenir, hem de ertesi gün kendinizi kapının önünde bulursunuz.'' gibi haklı-objektif ve çok yerinde olan örneklemelere gerek yok.

Bu akıl danelerinin Voltaire olmasını gerektiren bir durum da ortada yok. Kimselerin muharrir hanıma, “Neden fikrini söylüyorsun ya da söyleyemezsin, bunları böyle nasıl yazarsın?'' dediği yok. Hatta, çürük fikirler alanında daha çoğunu yazsın. “Oradan söyleyişin, eşyanın tabiatına aykırı.'' diyorlar. Diyenler bununla birlikte muharrir hanımın bilimsel düşünce alanındaki jargon-mantık çelişkilerinden ve bilgi yoksunluğundan dem vuruyorlar.

Nuray Mert’in fikri şekilsizliği/yersizliği, bir “fikir özgürlüğü'' sorunu olarak ele alınmaya kalkışıldı. Hiç de öyle değil! Avara kasnak boş sözler dönüp duruyor. Sorun, evrim üzerine “bilgi sahibi olunmaksızın, fikir sahibi'' olunmaya kalkışılması ve bir misyon üstlenmiş fikir organında yayın ilkelerine ters düşülmesi sorunudur. Okurların para vererek, hasletini çektiği fikirler yerine terse düşmüş bayatlıklara maruz kalma gibi bir mecburiyetleri yoktur. Sorun, aynı zamanda cumhuriyetin kalelerine sızdırılmış “etki ajanları'' aracılığıyla muhalif bir kesimin genel ve bilimsel hayatın her alanındaki fikri direncinin teker teker eğilip bükülmesi, kırılması, negatif evrime dönüştürülmesi operasyonuna karşı gelme sorunudur.

Gazete yönetimince Mert’e yapılan bildirim, olayı anlaşılır kılmaktadır.

“Cumhuriyet’in yayın çizgisini belirleyen ilkelerde ''Cumhuriyet, ülkemizde her anlamıyla gerçek bir demokrasi kurulması için bütün varlığı ile çalışacaktır.’ denmekte ve hemen ardından ''Cumhuriyet, Atatürk Devrim ve İlkelerinin açtığı aydınlanma yolunda, aklın bağnazlıktan; bilimin dinden bağımsızlaşması, laiklik ilkesinin toplumca benimsenmesi için çaba gösterecektir.’ cümlesi eklenmektedir. Gazetemiz için bu ilkeler bağlayıcıdır ve yayın çizgisinin bu ilkeler çerçevesinde yürütülmesini sağlamak bizlerin görevidir.''

Yukarıdaki savunu, gazete yönetiminin entelektüel bir çıkışı değil gazetenin ilk gün nüshasındaki yayın ilkesinin şah damarıydı. Gazete direnmek zorundaydı.

Çünkü,

“3C'' diye adlandırdığımız formül dönüştürülemedikçe-kırılamadıkça Türkiye teslim alınamaz(dı).

Nedir bu 3C?

“CHP-Cumhuriyet gazetesi ve nihayetinde Cumhuriyet rejimi''

Bu olay, üstünkörü bakılacak bir olaydan ziyade tepeden bakıp sergenin (geniş alan) görülmesi gereğini doğuran bir olaydır.

Aşikâr bir şekilde Türkiye’de rejim değiştirmekten söz edilmektedir. Bu bir sonuçtur. Bu sonuca sebep olan neden, tüm Ortadoğu’yu kapsayan ve kavuran bir şeklide bütün canlılığıyla hâlihazırda ortada durmaktadır. Bu projenin adı BOP’tur. Bunun yürütücüsü Amerikan emperyalizmi öncülüğündeki AB-D’dir. Ve aslında tarihi çok eskilere dayanır. Mustafa Kemal’in öncülüğündeki Anadolu Devrimi buna ilk darbeyi vurarak yenilgiye uğratmıştır.

“Su uyur; düşman uyumaz.'' 21. yüzyılın eşiğinde bu proje eksenli uyuyan emperyalizm yeniden uyanışa ve şahlanışa geçmiştir. Fakat içeride buna karşı direnenler vardı. Antiemperyalist, Bağımsızlıkçılar ve Avrasyacılar olarak adlandırdığımız bu grupların tasfiye edilmesi gerekiyordu. Çabuk-etkin ve başarılı olabilmek için yerel düzeyde kendine uygun aparatlar geliştirmeliydi. Emperyalizm markalı FETÖ denen terörist grup ve işbirlikçileri öncülüğünde Ergenekon-Balyoz dediğimiz kumpas hareketleri bu sürecin yol döşeme taşlarıydı. İşte bağımsızlıkçıların doğal müttefikleri olan bu 3C grubunun da tasfiye edilip dağıtılması gerekiyordu Türkiye’nin teslim alınabilmesi için.

Bu tezin ispatına yarayacak bir somut ve dramatik örnekleme yapacak olursak dönüp 12 Eylül’e bakmamız gerekecek. 12 Eylül’ün, kimin kontrolünde ve nasıl bir malum rejim öngörüsü için yapıldığını tartışmaya ihtiyaç yok. Konuyu bam telinden yakalamak için şu yeterlidir. Güya iddiası neydi? “Atatürkçülük!'' Mademki öyle, yaşatması gerekiyordu değil mi? Ama ne yaptı? Türkiye ve bilim tarihine karşı bağışlanamaz bir kabalıkla acımasız bir şekilde mal varlığına el koyduğu gibi en acısı tüm arşivini yok etti. Neyin nesi, neyin hıncı bu? Ha tüm partiler mi kapatıldı? O işin mizanseniydi. Önemli değil. Onlar Ali’ydi nasıl olsa yerine Veli gelirdi. Onlar, maksadın hâsıl olma figüranlarıydı.   

İşte bu BOP sürecinde 2. Cumhuriyetçiler olarak adlandırılan neoliberal denen kimi muhafazakârlar ve özellikle dönek eski solcular devşirildi. Bunlar, aynı zamanda cumhuriyet karşıtlarını AB-D nezdinde “meşrulaştırma'' aparatlarıydılar. İşleri bittikçe atıldılar. Sıkıştıklarında gerektiğinde ikiyüzlülüğün esiri olarak Atatürk’e bile sığındılar.

Olayımızdaki örnek olan muharrir dostumuz da BOP projesinin “etki ajanlığı'' kontenjanından Cumhuriyet gazetesine sızdırılmış bir entelkettir. (Entelket: Pek de entelektüel olmayan anlamında bir şahsi teşbih. Ket vuran anlamında da alınabilir. S.G)

Okuru bedel ödeyen bir gazetedir Cumhuriyet. Bunu eski Cumhuriyet okurlarından çok dinlemişizdir. Hassasiyeti ve bilinç düzeyi yüksek bir okur kitlesidir. Derlerdi ki üç beş yıl Cumhuriyet okuyanlar bir üniversite bitirmiş kültüre erişir. Dünyanın diğer tüm önde gelen sayılı gazeteleri gibi kendi ülkesi içinde ve yönetimi üzerinde tirajına oranla etki alanı yüksek bir yayın organıdır. Ülkenin tüm geçmiş aydınları ve de geçmişine ihanet eden tüm dönekler Cumhuriyet’in rahleyi tedrisinde (yetişme, eğitim, düşünce bakımından etkisinde) geçmiştir. Cumhuriyet ortada olan bir bulvar gazetesi değildir.

İşte bu Cumhuriyet’in her okuru kendini sahibi sanır/sayar. Yayın politikasını takip eder, yazarlarını denetler… Bir örnekliği olan bu profil, incelemeye değer bir durumdur.

Aynı zamanda bir ahlak sahipliği örgüsü oluşturur Cumhuriyet okurluğu. Oktay Akbal anlatır. Ne internet ne otomasyon ne EFT zamanıdır. Bir okur, Ankara otogarında Bursa’ya bir yakınına para gönderecektir. Bursa’ya giden otobüsün içine çıkar, elinde Cumhuriyet gazetesi olan bir yolcuya ricada bulunur. “Şu parayı alınız, telefon açacağım oğlum gelip sizden alacaktır...'' Yolcu nasıl olur, bana neden güveniyorsunuz, der.

Cevap:

— Elinizde Cumhuriyet var ya!

Aman elinizdeki “Cumhuriyet’in'' kıymetini bilin, giderse bir daha gelmez. Taş yerinde ağırdır. Herkes mertliğini yerinde yapmalı.

"Aparatlar" haberi, 21 Ağustos 2017 tarihinde yazılmıştır. 21 Ağustos 2017 tarihinde de güncellenmiştir. ABC Kritik kategorisi altında bulunan Aparatlar haberi 2017 yılına aittir. Bu haberin yanı sıra sayfamızda birçok güncel bilgi ve son dakika haberler yer almaktadır. Aparatlar 2024 konusundaki bu haber içeriği objektif bakış açısının yansımasıdır. ABC Kritik konusunda 27 Nisan 2024 tarihlidir, bugüne ait güncel gelişmelerden haberdar olmak için bizi Twitter ve Facebook sayfalarımızdan takip edin.

Hubbard Editör

YORUM YAZ

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
SON HABERLER
  1. 04:06 Müteahhitler yandı! 80 saatte ev yapan makine tanıtıldı
  2. 04:02 15 dakikada hazır: Tavada çıtır çıtır su böreği
  3. 03:56 Haziran ayına kadar köşeyi dönecek 4 burç: Bir anda zengin olacaklar
  4. 03:53 Yapay zeka, ünlü Raphael şaheserinde saklı gizemli detayı tespit etti
  5. 03:51 Türkiye’nin verisi Türkiye’de kalsın diye 3 İDN kurulacak!
  6. 03:41 Türkiye'de kaçacak yer kalmadı! 6'lık bir deprem Kayseri'den Mersin'e kadar etkili olabilir
  7. 03:40 27 Nı̇san 2024 günlük burç yorumları: Korkunuzu keşfederek kendinizi koruyun!
  8. 03:36 Bakan Hakan Fidan, belirli büyükelçilikler için yeni görevleri bildirdi
  9. 03:35 İşte topuk çatlağını silip geçen pratik yöntem!
  10. 03:34 İsrail ordusu, Beyt Lahiya'daki su kuyularının yüzde 70'ini hasara uğrattı
  11. 03:33 Beklenen KDV zammı geldi!
  12. 03:30 Toyota Avrupa, 2024'ün başında yüzde 10 büyüme kaydetti
  13. 03:30 Resmi Gazete'de bugün: 27 Nisan 2024 Resmi Gazete kararları
  14. 03:24 Yerli üretim Renault Duster için fiyat belirsizliği devam ediyor!
  15. 03:23 27 Nisan 2024 Günlük burç yorumları
  16. 03:22 Gününüze tat katacak Huriye tatlısı tarifi: Sadece 4 malzemeli!
  17. 03:20 4 mucize bir arada: Ödemi söküp atan çay tarifi!
  18. 03:19 Mercedes Benz S Serisi ve BMW 7 Serisi'ne Çin'den rakip geliyor
  19. 03:19 Hemen pişsin çok beğenilsin diyenlere irmikli etimek tatlısı tarifi
  20. 03:16 Çin, uzay rüyasına yürüyor: 6 aylık görev başladı!
ABC Kritik Haberleri