Cumhuriyetin aydınlık yüzü: Doğum günün kutlu olsun...

Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği, Cüzzamla Savaş Derneği ve Vakfı ve Kardelen projesi ile yaşam, sağlık ve eğitim gibi birçok alanda hem yerel hem uluslararası arenada son derece önemli başarılara imza atan, binlerce insana umut ışığı olan Prof. Dr. Türkan Saylan'ın hayatını, doğum gününde sizler için derledik. İşte o güzel insanla ilgili merak edilenler

TÜRKAN SAYLAN KİMDİR?

13 Aralık 1935’te İstanbul’da doğan Türkan Saylan, Kandilli Kız Lisesi ve İstanbul Tıp Fakültesi’ni bitirdi. 1968 yılında deri ve zührevi hastalıklar uzmanlığı alan Saylan, 1968 yılında da İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Dermatoloji Anabilim Dalı'nda Başasistanlığa başladı.

İngiltere ve Fransa’da çalışmalar yapan Saylan, 1977 yılında profesör oldu ve 1982-1987 yıllarında İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Dermatoloji Anabilim Dalı Başkanlığı'nı, 1981–2001 yılları arasında İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Lepra Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürlüğü'nü yürüttü.
1976 yılında lepra diğer bir adıyla cüzzam çalışmalarına başladı ve Cüzzamla Savaş Derneği ve Vakfı'nı kurdu. 1986'da Hindistan'da “Uluslararası Gandhi Ödülü”nü aldı. 2006 yılına kadar Dünya Sağlık Örgütü'nün lepra konusunda danışmanlığını yapan Saylan, aynı zamanda Uluslararası Lepra Birliği'nin (ILU) kurucu üyesi ve başkan yardımcısıydı.
1957’de evlenen, iki oğlu olan Saylan’ın iki torunu bulunuyor. 17 yıl meme kanserine karşı mücadele eden Saylan, 18 Mayıs 2009’da hayata gözlerini yumdu.

KAZANDIĞI ÖDÜLLERİ
1996'da İstanbul Üniversitesi kendisine “Atatürk İlke ve Devrimleri” ödülünü verdi. İngiltere dermatologlarının derneği olan Dowling Kulübü (1978) ve “Kuzey Amerika Klinik Dermatoloji Derneği” (1996) tarafından onur üyesi seçildi. Bugüne kadar çok sayıda ödüle layık görüldü.
“Atatürk İlke ve Devrimleri Ödülü” İstanbul Üniversitesi (1996),
“Ülkemizde Yılın Kadını Ödülü” (1990),
“Melvin Jones Ödülü” (1991),
“Atatürkçü Düşünceye Hizmet Ödülü” İncirli Lions (1996),
“Kuvayi Milliye Ödülü” Haliç Rotary (1997),
“Fahrettin Kerim Gökay Ödülü” Türk Lions Vakfı (1997),
“Türkiye Ziraatçiler Birliği Dayanışma Ödülü” (1998),
“75. Yıl Ödülü” Türk Kadınlar Birliği Şişli Şb. (1998),
“Uğur Mumcu – Muammer Aksoy Ödülü” ADD İstanbul Şubesi (1999),
“Rıfat Ilgaz Kültür Merkezi Onur” Ödülü” (2000),
İtalya “Foyer des Artistes Kurumu Ödülü” (2001),
Cüzzamlı Hastalara verdiği uzun süreli hizmet ve getirdiği bakış açısı nedeniyle “Hasta ve Hasta Yakını Hakları Derneği 2001 Yılı Ödülü”,
“Atatürk Ödülü” Amerika / Atatürk Topluluğu (2001),
“Sanat Kurumu Onur Ödülü” (2002),
“Atatürk / Çağdaşlık Ödülü” Dünya Atatürkçü Kuruluşları (10 Kasım 2003),
“Üstün Hizmet Ödülü” Yıldız Teknik Üniversitesi (2004),
Eğitime yaptığı katkılar nedeniyle “Eğitim Ödülü” TED Koleji,
“Kendinden önce hizmet” ilkesine örnek davranışı nedeniyle “100. Yıl Mesleki Başarı Ödülü” Rotary Kulübü,
“İnsan Hakları Ödülü” İzmir Karşıyaka Belediyesi (2004),
“Türkiye'nin En İyi Eğitimcisi” Ödülü – Tempo Dergisi (2004),
Kültür Üniversitesi'nin İstanbul genelindeki üniversitelerin öğrenci ve öğretim üyeleri arasında yaptığı anket sonucunda “Yılın En Yürekli Kadını Ödülü” (2004) ,
“Puduhepa Ödülü” – Adana Kütür Sanat Derneği (2005),
“Meslek Hizmetleri Ödülü” Ankara Emek Rotary Kulübü (Ekim 2005),
“Toplumsal Barış Ödülü” Barış Radyo,
“İnsan Hakları, Demokrasi, Barış ve Dayanışma Ödülü”
SODEV Sosyal Demokrasi Vakfı (2005),
“İyi Kalpli Ol Ödülü” Türk Kalp Vakfı (2006),
“Yılın Başarılı İş Kadınları Ödülü” Dünya Gazetesi (2006),
“ÇEK Eğitim Ödülü”, Çağdaş Eğitim Kooperatifi (2006),
Vehbi Koç Ödülü (2009).
Kabataşlılar Derneği Ahmet Taner Kışlalı ” Aydın İnsan” Onur Ödülü (2009)

FETÖ firarisi eski savcı Zekeriya Öz'le birlikte Ergenekon kumpas iddianamesini hazırlayan savcılardan biri olan Mehmet Murat Yönder, Ergenekon soruşturması kapsamında hazırlanan ilk 3 iddianame ile Poyrazköy, kafes eylem planı, ilticayla mücadele eylem planı ve ÇYDD iddianamelerini hazırlayan savcılar arasında yer almıştı. ÇYDD iddianamesinde Ergenekon ile ilişkilendirilmiş, kurucusu Türkan Saylan’ın evi kanser tedavisi gördüğü sırada 13 Nisan 2009'da polis tarafından aranmıştı. Kafes ve ÇYDD davaları, Poyrazköy davası ile birleştirilmişti. Yönder, ayrıca 2008 Temmuz’unda Güngören’de düzenlenen bombalı saldırıya ilişkin soruşturmayı yürüttü. Güngören’deki patlama o günlerde Ergenekon kumpası ile ilişkilendirilmişti.

'ADALET BAKANI VE MÜSTEŞARININ KATILDIĞI TOPLANTIDA YARGITAY LİSTELERİ BELİRLENDİ'
Yargıtay 9. Ceza Dairesi'nde görülen davada, örgüt tarafından Balyoz, Ergenekon, Poyrazköy, Kafes eylem planı ile ÇYDD davalarında görevlendirilmek, bu davalarda haksız ve adil olmayan işlemler yapan ekip içinde yer almak, yine örgüt tarafından Yargıtay üyeliğine seçilmek, ayrıca Bylock kullanmakla suçlanan Yönder savunmasına usule ilişkin itirazlarıyla başladı. 2010-2013 arasında dönemin Adalet Bakanı ve Müsteşarının katıldığı toplantıda Yargıtay listelerinin belirlendiğini, bu toplantılara mevcut Yargıtay Başsavcısı ile vekilinin de katıldığını belirten Yönder, iddianamenin suçlandığı ve imzası olan hiçbir dosya incelenmeden, hiçbir delil konmadan hazırlandığını öne sürdü. Bylock kullandığı iddiasını kabul etmeyen, dosyada buna ilişkin mesaj içeriği ve yazışmaların olmadığını, sadece abone listesinde adının bulunduğunun bildirildiğini anlatan Yönder, "Bunlar iddianamenin iadesi sebebidir, ancak kabul edilmiştir" dedi.

Yönder, hakkındaki suçlamaların kişisel değil görev suçu olarak kabul edilmesi ve AYM'de yargılanması gerektiğini vurgularken, Yargıtay 16. Ceza Dairesi'nin Ergenekon bozma kararındaki İlker Başbuğ'la ilgili tespitleri dayanak yapması dikkat çekti.

Hakkındaki iddianamenin yok hükmünde olduğunu savunan Yönder, gözaltı ve tutuklanma sürecini de şöyle anlattı:

"15 Temmuz'da Mersin'de tatildeydim. Bir gün sonra 2 bin 547 hakim ve savcı hakkında soruşturma ve gözaltı kararı olduğu açıklandı. Listede adımı görünce Ankara'ya dönmeye karar verdim. Kaçmayı düşünemedim. Yakınlarım, yüklü para, kredi kartı ve araçla kaçmamı teklif etti, reddettim. Evime gelen polisler, direnmem halinde zor kullanacaklarını söyledi. Dijital materyallerin imajı alınmadı, tutanak tutulmadı. Ters kelepçe uygulandı. Ankara Emniyet'te penceresiz, karanlık bir odada iki gün beton zeminde uyudum. Sadece bir parça ekmek ve peynir verildi. Sözlü tacizlere maruz kaldım. Adliye'de sebepsiz yere koridor koridor dolaştırılıp, teşhis edildik. O gün kimlerin elinde liste ile savcılar ve hakimlerin yanına girdiğini, zamanı gelince bildireceğim. Şu anda Yargıtay'da üye olan biri de dahil. Soruşturma makamının tarafsız ve bağımsız olmadığına dair somut olaylara tanık olduk.

Elinde liste dolaşanlardan biri de Cumhurbaşkanlığına geçmiş bir tetkik hakimiydi. Yüzüme hiç bakmadan, bir an önce tutuklamak isteyen ve tutuklama kararını yüzüme okumaya cesaret edemeyen bir sulh ceza hakimi tarafından tutuklandım."

Evinde ve Yargıtay'da odasında mahkeme kararı olmaksızın arama yapıldığını belirten Yönder, odasındaki arama konusunda şu dikkat çekici ifadeleri kullandı:

"Polisler, bir güvenlik görevlisi, bir de tetkik hakimiyle odama giriyor. Mahkeme kararı yok, imaj alınmıyor ve polisler özel şartlar gerekçesiyle devletin verdiği bilgisayar ve CD'leri ellerini kollarını sallayıp, alıp çıkıyor. Bir hakim de buna imza atıyor. Eğer Yargıtay'da buna göz yumuluyorsa, vatandaşın haline acımak lazım."

TÜRKAN SAYLAN İLE YARBAY TATAR'A İFTİRA BELGELENDİ
Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği ile "Kafes Eylem Planı" ve "Amirallere Suikast" davalarının ana delili sayılan "3 numaralı DVD ile 1 numaralı CD'ye emniyette müdahale edildiği" belirlendi.

Ergenekon ve Balyoz'dan sonra 86 sanığın yargılandığı "Poyrazköy'de ele geçirilen mühimmat" çatı adıyla birleştirilen davada da "kumpas kurulduğu" belgelendi. Hazırlık aşamasında ÇYDD Başkanı Prof. Türkan Saylan'ın yaşamını yitirdiği, Yarbay Ali Tatar'ın da intihar ettiği davaya ilişkin Türkiye'nin tek Adli Bilişim Uzmanı olan Tuncay Beşikçi raporunu tamamladı. Avukat Hüseyin Ersöz tarafından davaya bakan İstanbul Anadolu 5. Ağır Ceza Mahkemesi'ne sunulan raporda, davanın ana delili sayılan 3 numaralı DVD ile 1 numaralı CD için özetle şu tespit yapıldı:

TARİH VE SAATLE OYNADILAR

"CD ve DVD'lerde bulunan suç unsuru içeren dosyalar tarih ve saatleriyle oynanarak manipüle edilmiş. Suç unsuru içeren dosyaların emniyette inceleme altında olduğu 24 Nisan-9 Mayıs 2009 tarihleri arasındaki süre içerisinde bilgisayar sistem tarihi geri alınmış. Bu yolla 1 no'lu CD ve 3 no'lu DVD'ye eklemeler yapıldığına dair ciddi şüpheler oluşmuştur. Manipülasyona uğramış son derece şüpheli bu dijital materyaller delil olarak kabul edilemez."

YARGILAMANIN SEYRİ DEĞİŞİR

Avukat Ersöz de bu gelişmeyi, "Davanın delillerine polis tarafından el konulduktan sonra müdahale edildiğine ilişkin tespitler, yargılamanın seyrinin önemli ölçüde değiştirecektir. Adli Tıp'ta yapılacak olan bilirkişi incelemesinde de göz önüne alınacak olan bu tespitler delillerin sahteliğini ortaya koyacak önemli bulgulardır," diye değerlendirdi.

BASKINDAN BİR AY SONRA HAYATINI KAYBETTİ

Türkan Saylan'ın evine 13 Nisan 2009'da şafak vakti giden polis, Ergenekon operasyonu kapsamında arama yapmıştı. Ağır kanser hastası olan Saylan, o baskından 1 ay sonra, 18 Mayıs'ta hayatını kaybetmişti.