Safiye''nin ''İnciler''i: Erdoğan''ı Atatürk''le bir tutan yandaş medya...

“Atatürk'ün hatırasına alenen hakaret eden veya söven kimse bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Atatürk'ü temsil eden heykel, büst ve abideleri veyahut Atatürk'ün kabrini tahrip eden, kıran, bozan veya kirleten kimseye bir yıldan beş yıla kadar ağır hapis cezası verilir. Yukarki fıkralarda yazılı suçları işlemeye başkalarını teşvik eden kimse asıl fail gibi cezalandırılır”  bu sözler, 'Atatürk Aleyhinde İşlenen Suçlar Hakkında Kanun'da yer alıyor.

Öte yandan aynı kanunun ikinci maddesi ise Gazi Mustafa Kemal Atatürk'e hakaret etmenin kamusal alanlarda yapıldığı taktirde misli arttırlacağını “Birinci maddede yazılı suçlar; iki veya daha fazla kimseler tarafından toplu olarak veya umumi veya umuma açık mahallerde yahut basın vasıtasiyle işlenirse hükmolunacak ceza yarı nispetinde artırılır. Birinci maddenin ikinci fıkrasında yazılı suçlar zor kullanılarak işlenir veya bu suretle işlenmesine teşebbüs olunursa verilecek ceza bir misli artırılır” sözleriyle ifade ediliyor.

Safiye Işık, Anıtkabir'de, Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusunun anıt mezarında; Türkiye Cumhuriyeti'ni Ortaçağ gericiliğinden, monarşiden, savaşlardan kurtarmış, laikleştirmiş; ona kadın olarak toplumsal yaşamda yer açılmasını sağlayan kişiye hakaretler yağdırdı.

KEMALİSTLER ONU BU HALE GETİRMİŞ

Daha sonra 'özür diliyor', kendisini bu hale getirenlerin 'Kemalistler olduğunu' iddia ediyor. Savcılık hareket geçiyor, gözaltına alınmasının ardından tutuklanıyor.

ODTÜ'lü öğrenciler ne yaptı? ODTÜ'lü öğrenciler ise daha önceden dava açılmış 'hakaret değildir' denilmiş bir pankartı taşıdıkları için tutuklandı. Öğrenciler tutuklanırken Ahmet Hakan'ından Ali Karahasanoğlu'na Hürriyet yazarı, Akit yazarı, Yeni Şafak yazarı bir oldu, 'bariz hakaret' dedi.

İnci'nin tutuklanması ise tüm gerici medyada infial yarattı. Yandaşlar keskin kalemlerini çıkardı, Atatürk'e hakaret eden gerici kadın üzerinden ODTÜ'yü hatırlattı, konuyu 'Erdoğan'a hakaret'e getirdi.

ERDOĞAN'A HAKARET İDDİALARI GÖRMEZDEN GELİNİYOR

Ama aynı kalemler, bu ülkede Erdoğan'a başbakanlığından cumhurbaşkanlığına, en sonda da 'başkanlığı'na kadar binlerce yurttaşın 'hakaret' ettikleri iddiasıyla yargılandığını, gözaltına alındığını, tutuklandığını yazmadı.

YANDAŞLAR KALEMİ SİVRİLTTİ

Yandaşlarda bir Safiye İnci savunması başladı ve sürüyor... Yandaşların İnci'ye sahip çıkmasından dikkat çeken nokta ise, İnci'nin Atatürk'e hakaret etmesi değil. Atatürk'e hakaret ettiği sırada kullandığı 'Tayyip' kelimesi ve Atatürk'le Erdoğan'ın bir tutulması... Bu kısım, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi, şaibeli seçimlerle ilan edildiği günden beri devam ediyor. Başta Erdoğan olmak üzere, ona yakın kişiler, bakanlar, vekiller ve yazarların Erdoğan'ı Atatürk'le bir tutmaya çalışması gözlerden kaçmıyor. Dahası, Erdoğan'ı 'yeni sistemin Atatürk'ü' diye lanse edenler, Erdoğan'ın Atatürk'ün yıktığını yeniden kurmaya soyunmasını ise 'gerçek demokrasi' şeklinde yorumlamaya devam ediyor...

İŞTE YANDAŞ MEDYA SAVUNMASI

İşte Safiye İnci'ye nasıl sahip çıktıklarının kanıtı:

Süleyman Özışık (İNTERNE HABER):

Seversiniz ya da sevmezsiniz orası ayrı mesele. Ancak bugün bu ülkede Erdoğan'a en ağır, en galiz küfürler savruluyor. Açın sosyal medyayı ve "Erdoğan'a küfürler" diye bir arama yapın lütfen... Sizi, Erdoğan'ın annesinden tutun da eşine, kızına ve yedi sülalesine edilen küfürler karşılayacak! Sadece sosyal medya değil. Üniversite öğrencileri Erdoğan'ı çeşitli hayvanlara benzeten pankartlarla yürüyor artık... Birileri utanmadan bu alçaklığa mizah diyor, dava açan Erdoğan'ı yadırgıyor. Atatürk'e hakaret dava konusu olunca iyi de Erdoğan'a küfür ve hakaret dava konusu olunca neden birileri "Ülkede özgürlük" yok diye bağırıyor söyler misiniz? Küfür ve hakaret suç ise herkese edilen küfrün bir bedeli olmalı. Atatürk'e edilen küfür ve hakaretin bedeli neyse, dinî değerlere ve Osmanlı Padişahlarına edilen küfrün bedeli de aynı olmalı... O zaman, Atatürk'e hakareti suç sayan 5186 Sayılı Yasa’ya yeni eklemeler yapalım. Atatürk'ün yanı sıra dinî değerler, ülkenin millî, manevi değerleri ve Osmanlı Padişahlarına yapılan hakaretleri de suç kapsamına alalım. Bu değerlerin her birinin bizim için dokunulmaz olduğunu toplumsal mutabakatla belirleyelim. Yoksa Safiye İnci gibi, birbirinin değerlerine hakaret eden provotörlerin önünü alamayız...

Ali Karahasanoğlu (AKİT):

ODTÜ’lüler için solakların yekvücut olup, “Hakaret makaret yok. Hemen tahliye kararı verilmeli. Aksi uygulama, Türkiye’nin despot ülke olduğunun delilidir. Diktatörlüğün kanıtıdır” dediği bir konjonktürde, bizim mahalle, Safiye İnci’yi çoktan gözden çıkarmış bile.. Kimisi provokatör diyor. Kimisi hakaretler eşliğinde, ODTÜ’lülere söyleyemediklerinin hepsini saydırıyor.. Ve hatta kimisi de.. Safiye İnci için, “AK Partili gibi gözüken CHP’li ajan” takdiminde bile bulunuyorlar! Safiye İnci’nin yaptığı için “çocukluk” derseniz.. “Haklısınız” derim…. “Safiye İnci’nin Atatürk ile Tayyip kıyaslamasındaki kelime hakarettir. Olmamalıdır” derseniz.. “Doğru..” derim. Ama hem özür dilemiş olması.. Hem de, “Aslında benim cevap vermek istediğim, beni ezen kemalistlerdi” diyerek, amacının Atatürk’e hakaret olmadığını açıklaması.. Ayrıca.. Zaten bu eylem sebebi ile gözaltına alınmış olması.. Dahası hemen tutuklanması.. Kişinin eylemi ile orantılı, hatta abartılı bir soruşturma yürütülüyor iken...

Ahmet Hakan (HÜRRİYET):

PRENSİP BİR: ODTÜ’lülerin tutuklanmasına itiraz ediyorsan, Safiye’nin tutuklanmasına da itiraz edeceksin. ODTÜ’lülerin tutuklanmasına ses etmiyorsan Safiye’nin tutuklanmasına da ses etmeyeceksin.

PRENSİP İKİ: ODTÜ söz konusu olduğunda “Ne var bunda? Çocuklar şaka yapmış” diyorsan... Safiye söz konusu olduğunda da “Ne var bunda? Çocuk şaka yapmış” diyeceksin. *

PRENSİP ÜÇ: ODTÜ söz konusu olduğunda “Ama bu hakaret, ama bu suç” diyorsan... Safiye söz konusu olduğunda da “ama bu hakaret, ama bu suç” diyeceksin.

PRENSİP DÖRT: ODTÜ’lü tutuklandığında “Tutuklamayla sorun çözülmez” demediysen... Safiye tutuklandığında da “Tutuklamayla sorun çözülmez” demeyeceksin.

PRENSİP BEŞ: Tutuklamanın bir cezalandırma yöntemine dönüştüğünü düşünüyorsan... Bunu hem ODTÜ’lü için hem de Safiye için aynı güçle haykıracaksın.

PRENSİP ALTI: “Memlekette önüne gelen önüne geleni tutuklattırmaya çalışıyor” diyorsan... Bunu sadece Safiye’nin tutuklanması söz konusu olduğunda demeyeceksin.

PRENSİP YEDİ: Tutarlı olacaksın ki hep genç kalacaksın... Tutarlı olacaksın ki hep haklı olacaksın... Tutarlı olacaksın ki, “Hakkaniyete bak be” dedirteceksin. Tutarlı olacaksın ki, canımı yiyeceksin...

Ahmet Kekeç (STAR):

Hürriyet’in taze Kemalist’i Ahmet Hakan Coşkun, Atatürk’e hakaret eden “başörtülü” Safiye İnce’ye saydırıyor: “Aşağılık, dangalak, ahlaksız, soytarı, şuursuz bünye...” İyi ediyor da, “başörtüsüz” Mehmet Bekaroğlu da aynı Atatürk için “kefere” demişti. Coşkun Kemalist’imiz aynı tarifeye uygulayacak mı? Bu karakteri ve ağzı bozuk CHP’li için de “Aşağılık, dangalak, ahlaksız, soytarı, şuursuz bünye...” diyecek mi? Yoksa “dedikodu partnerine” kol kanat mı gerecek?

Melih Altıok (SABAH):

Üstelik yalnızca kendisini "Atatürkçü" olarak tanımlayanlar değil. Muhafazakârlar, dindarlar ve çarşaflı kadının "Tayyip" diye hitap ettiği Erdoğan'ın seçmenleri de kendisine ateş püskürüyor. Çünkü böylesine çıkışlara hepimizin karnı tok. Bu tarz olayların ahmaklıktan kaynaklı spontane çıkışlar değil, bir şeylere zemin hazırlamak için müsait karakterlere yaptırılan provokasyonlar olduğunu biliyoruz. Yakın tarihimiz de, arkasındaki hedefin tüm ayrıntılarıyla ortaya çıktığı benzeri eylemlerle dolu. Dolayısıyla "bu kez" zor. Yargı da anında devreye girdi ve çarşaflı kadın tutuklanarak cezaevine gönderildi. Soruşturmanın kapsamının yalnızca devlet büyüklerine hakaretle değil, provokasyon boyutunu da içerecek şekilde genişletilmesini umuyoruz. Zira ciddi iddialar var. Ancak bu "anında tepkilere" karşın sanki Anıtkabir'deki tiyatroda söylenenler toplumdaki yaygın bir eğilimi yansıtıyormuş gibi davrananlar var...