Ali Rıza Özkan
Ali Rıza Özkan - Yönetmeni değil, senaryosu kötü bir film: Uzaklarda Arama

Yönetmeni değil, senaryosu kötü bir film: Uzaklarda Arama

Bu hafta gösterime giren 5 film içinden öne çıkacak olan Türkan Şorayın Uzaklarda Arama olacaktır, sanırım. Hem Türk Sinemasının Divası ünvanını haklı olarak taşıdığı için, ama hem de, 1972de Dönüşle başladığı yönetmenlik macerasının 5. Durağı olduğu için. Sinemanın Sultanı yeni bir filmde bir daha yönetmenlik koltuğuna oturur mu, bilemeyiz. Ancak, Uzaklarda Arama ile kariyerinin en gözde filmini çektiğini söyleyemeyeceğim.

Türkan Şoray Dönüş ile Almanyada çalışan kocasını beklerken, köyünde çevrenin feodal baskısı ile mücadele eden savaşçı ve merhametli bir kadının öyküsünü çekti. Alman sevgilisinden bir de çocuk yaparak köyüne dönen İbrahim (Kadir İnanır), köy yolunda kaza yapar ve sadece çocuk hayatta kalır. Gülcan (Türkan Şoray) köydeki dedikodular yüzünden belki de kendisini öldürecek olan İbrahimin Alman sevgilisinden olan bebeğini sahiplenir.

Dönüş filmini izlemek için

Sultanın Dönüşün hemen ardından, 1973te çektiği Azap ise, sakat çocuğunu tedavi ettirmek için İstanbul cangılında mücadele eden bir kadının merkezinde olduğu hikâyesiyle, ama büyük müzisyen Yalçın Turanın müzikleri ve Nihat Ziyalanın olağanüstü performansı ile de sevildi.

Azap filmini izlemek için

1976da çekilen Bodrum Hâkimi de, bildik söylencenin Sefa Önalın başarılı senaryosundan çekilmişti ve gene yerel muhafazakârlık ile aydınlanma arasındaki mücadele veren bir kadının öyküsüydü. Bodruma 1951 yılında atanan hâkime hanım Mefaret Tüzünün hakkında kasabada çıkan dedikodular nedeniyle 1954te intihar etmek zorunda kalışının anlatıldığı film, aynı zamanda Türkan Şorayın yönetmen olarak kadınların toplum içinde var olma savaşının öykülerini perdeye aktarma kararlılığını vurguluyordu.

Bodrum Hakimi filmini izlemek için

Türkan Şoray dördüncü filmini 1981de, Şerif Gören ile birlikte çekti. Şerif Gören sinema emekçileri sendikası Sine-Sen başkanı olduğu için girdiği 12 Eylül zindanından yeni çıkmıştı. Yaşar Kemalin Yılanı Öldürseler çekilecekti. Merkezinde güzelliği başına bela olan bir kadın, Esmenin hikâyesi olan Yılanı Öldürseler de, kadının karşılaştığı toplumsal baskılarla baş etme öyküsüdür.

Türkan Şorayın bugüne kadar çektiği filmlere baktığımızda, bunların ortak ögesinin kadınların kabule zorlandıkları toplumsal konumlarını ve buna direnişi beyaz perdeye aktarmak olduğunu tespit ediyoruz. Ancak, Uzaklarda Arama filminde Şoraydan böyle bir beklenti suya düşüyor. Kadının konumu günümüzde Cumhuriyet tarihinin en acıklı, en kabul edilemez noktasında bir çığlığa dönüşürken, Şoray bambaşka bir hikâyeye yöneliyor. Elbette, herkesin istediği öyküyü sinemaya aktarma özgürlüğü vardır. Ancak, Şoraydan feodalizme, toplumsal baskıya ve erkek egemen anlayışlara karşı 70li yıllarda gösterdiği cesuryürek tavrını 2015de aramak durumunda kalmak benim gibi Şoray-severler için üzücü bir durum.

Uzaklarda Arama çünkü sen içimdesin…

Film ilk anda 70lerin ünlü bir şarkısını çağrıştırıyor. Sözleri Selahattin Polatın, bestesi ise arabesk müzik alanında gizli kahramanlardan Orhan Akdenize ait olan ve özellikle de yaşamı 24 yaşında bir mafya çatışmasının nesnesine dönüşerek sona eren Esengülün yorumuyla sevilen Taht Kurmuşsun Kalbime şarkısının nakaratı olan

Uzaklarda aramam çünkü sen içimdesin
Taht kurmuşsun kalbime en güzel yerindesin

Her an seni canımda ruhumda duyuyorum
Aşkınla sarhoşum ben çılgınca seviyorum

dizeleri ile birlikte bir müzikli dönem filmi bekliyorsunuz. Evet, bunlar filmde olmayan şeyler.

Fakat, Şorayın filmi bir dönem veya müzik film olmayışına rağmen, pavyon ve müzikle iç içe, hatta bütünleşmiş bir hikâyeye sahip. Uzaklar adlı bir kasabaya konsomasyon yapan kadınların çalıştığı Barones Pavyon açılır. Özellikle de kasabanın kadınları, erkeklerini kaybedecekleri korkusuyla pavyonun kapatılması için mücadele ederken, çıkan bir yangında konsomatris kadınların köyün delikanlısını ateşin içinden kurtarmaları aralarında barış sağlanmasına vesile olur.

Asimetrik senaryo olur mu?

Neo-conların siyasette dayattıkları asimetri kültür de dâhil olmak üzere hayatın her alanına taşınıyor ve bir süre sonra düşmanı dost, dostunuzu da düşman olarak görmeye başlıyorsunuz. Bilindiği gibi, asimetri her şeyin ters yüz edilmesi ile rakipleri kendi dostlarına düşman gösterme gibi bir hamleyle yenme stratejisi.

Uzaklarda Arama filminin senaryosu da, bir kasabaya giren pezevenk ve fahişeleri üzerinden bize hoşgörü ve barış içerisinde bir arada yaşama dersi vermeye kalkışıyor. Senarist Onur Ünlü fahişelerin kasabaya gelişine direnişi muhafazakâr damgalayarak, esas olarak toplumdaki genel ilerici/gerici konumlanmasını da tuzla buz ediyor. Ünlünün hikâyesine göre, Barones Pavyona karşı iseniz gerici, onlarla beraber yaşayalım diyorsanız, ilerici olacaksınız!

Dolayısıyla, pezevenkliği, fahişeliği sorgulamadan sadece toplumsal farklılık olarak algılamamız, hemen ardından da, farklılıkları kabule zorlanmamız gerekiyor. Çünkü farklılıklara hoşgörü göstermeyenler kötüdür. Direnenler daha da kötüdür, farklılıkları uzaklaştırmak isteyenler ise kesin faşisttir! Yargılama kavrayışı böyle bir kategoriye sahiptir.

Onur Ünlü elbette, bu algıyı yaratırken, bu açıklıkla cümle kurmuyor. Ama, pezevenklik/fahişelik sistemini sorgulamadan tek başına bir farklılık olarak hikâyenin merkezine koyarsanız, sonra da kasabalıların fahişelerle dostluk kuracağı bir alt hikâye uydurursanız başka bir algı yaratamazsınız.

Bu noktadan hareketle, Türkan Şorayın en amiyane tabirle senaryoyu anlayamadığı gibi eleştirilerin haksızlığı ortaya çıkıyor. Görünen o ki, eleştirmenler aslında senaryoyu kendileri anlamamış. Uydurma hikâyelerle masalsı anlatımlar yaratılamayacağı ortadayken, üstelik masal olsa da, her hikâyenin bir toplumsal karşılığı olduğu gerçeğinden kaçmak mümkün değilken, eleştirmenlerin Türkan Şorayın yönetmenliğini sorgulamaya kalkışması, en hafif ifade ile, gerçeği gözden kaçırmaktır.

Sonuç olarak söyleyeceğim, Türkan Şoray kötü bir senaryo ile yola çıkarak hatayı başta yapmış. Ancak, başta Mehtap Bayri ve Mustafa Uğurlu olmak üzere tüm oyuncuların aşkla performanslarını sundukları gözlerden kaçmıyor ve seyirciye de ulaşıyor. Bu arada, yeri gelmişken bu yıl gösterime giren beşinci filmiyle kendi adına bir rekor kıran Fırat Tanışa ise bir süre dinlenmesini önereceğim. Öte yandan, Türk sinemasına gerçekten önemli müzikler yazmış olan Rahman Altının performansını beğenmediğimi yazmadan geçemeyeceğim. Sanırım filmi anlayamayanlar ekibine dâhil olanlardan birisi de filmin bestecisi olmuş.

Uzaklarda Arama

Yönetmen: Türkan Şoray

Senarist: Onur Ünlü

Müzisyen: Avni Rahman Altın

Görüntü Yönetmeni: Soykut Turan

Oyuncular: Mehtap Bayri, Sevda Erginci, Yağmur Ünal, Mustafa Uğurlu, Kaan Urgancıoğlu, Fırat Tanış, Emirhan Oktay, Eşref Kolçak.

Türkiye, 2015, 110

Toplam 1087 defa okunmuştur.

Ali Rıza Özkan diğer yazıları:

YORUM YAZ

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.